Aradığınız Konu ?

be MAN Magazine Mayıs - Emre Altuğ

be MAN Magazine Mayıs - Emre Altuğ

Uzun zamandır yüzünü çok net bildiğimiz, hem oyunculukta hem de sanatçı kimliğinde her geçen gün başarılara koşan bir isimle beraberiz bu ay; Emre Altuğ. Üstelik bambaşka bir styling ile farklı bir Emre Altuğ var karşımızda. Son yıllardaki yüksek enerjisini spor ve düzenli beslenmeye borçlu olduğunu anlatırken, baya geçmişe daldık. İlk şarkıları, oyunculukta ilerlediği dönemler, hiç yorulmadan her şeyi başarıyla tamamlamaya çalışırken ki motivasyon kaynakları, öğrendikçe kendisini yenilemeye devam edebilmesini ve çok daha fazlasını konuştuk. Son dönemlerde gündemden düşmeyen Yalı Çapkını dizisindeki rolü ve yepyeni şarkısı da onu besleyen en önemli gelişmelerden. Gelin, Emre Altuğ’u daha da yakından tanıyalım.

RÖPORTAJTUĞÇE ORÇUNUS

FOTOĞRAFELİF DEMİRALP

STYLINGKAYA EFK

SAÇGÖRKEM GÜRER

MAKYAJDİLAN ŞEN

VİDEOÜNAL AVCI

DİJİTAL İÇERİK DİREKTÖRÜTUĞÇE ORÇUNUS

DİJİTAL İÇERİK EDİTÖRLERİNAYMAN BATIMOR,

KEZBAN BELET

BASIN DANIŞMANIEDA ÖZTÜRKİstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Tiyatro Bölümü mezunusun. Bu eğitiminin hayatına şekil vermendeki etkisi ne denli güçlü oldu?Elbette konservatuar okumanın hele ki tiyatro gibi değerli bir sanat dalından eğitim almanın çok büyük faydaları oldu. Her şeyden önce insan ve insan psikolojisini tanımak anlamında bana kattığı çok önemli özellikler var. Sonrasında öğrendiklerimi de sahnede uygulayıp, duygumla birleştirerek en doğru halini yaratmaya çalıştım. Tiyatro, zaman zaman kendimi geliştirmek için icra ettiğim mesleğim. Ama kamera oyunculuğu beni daha çok cezbediyor, bana daha çok keyif veriyor. Elbette konserlerde şarkı söylerken sahne duruşumdan seyircilerle olan diyaloğuma kadar aldığım eğitimin çok faydasını gördüm. Bunlar tecrübelerimle birleşince daha da değerli hale geldi.90’lı yıllarda birçok şarkıcının vokalistliğini yapmışsın. Sezen Aksu, Levent Yüksel, Sertab Erener derken liste uzayıp gidiyor. Nasıl dönemlerdi senin için?Her biri benim için bir okul gibiydi ki ben solist olarak başladım müzik hayatına. Daha sonra bir dönem sahnelerde çok değerli şarkıcılarla vokal yaparak birlikte oldum. Elbette onlar benden daha tecrübeli olduğu için her birinden ayrı ayrı gördüğüm, öğrendiğim ve benim profesyonelliğime faydası olan davranışlar oldu. Kendi adıma elimden geldiğince en doğrusunu yapmaya, en doğru sentezi oluşturmaya çalıştım. Konserlerde seyirciyle yaşadığımız her an bunu hissediyorum. Çünkü bugüne kadar özellikle konserlerimde seyirciyle hiçbir bağ kopukluğu yaşamadım. Onları anlamaya çalıştım, onlara kendimi anlatmaya çalıştım. Dolayısıyla müthiş bir alışverişle 23 sene geçti. O dönemlerdeki tecrübelerinin şimdiki kariyerine olan yansımalarını nasıl görüyorsun?Bugüne kadar kendime kattığım her tecrübenin (iyi ya da kötü) bana ders olmasını ve dolayısıyla doğruyu bulma yolunda bana ışık olmasını hedefledim. Bu tecrübelerden yola çıkarak kendimi geliştirmeye, beni sevenlere anlatmaya, hissettirmeye çalıştım. Daha yolumuz var. Meşhur olduğumda da söylemiştim “Ben kısa dönem burada değilim, bana hazırlıklı olun. Çok uzun süre birlikte olacağız.” Onun için yavaş yavaş kendimi anlatacağım dedim. Anlatmaya devam ediyorum, hala da eminim ki dinleyicilerin ve izleyicilerin farkına varmadığı özelliklerim vardır. Bu benim için bir yaşam. Yaptığım işler aynı zamanda benim hobilerim, üzerine başka bir yaşam şekli kurmadım. Hem izleyicimle hem dinleyicimle önümüzde daha çok uzun yıllar var birlikte olacağımız. Elimden geldiğince en doğru şekilde yine onların karşısına geçip duygularımı ifade etmeye çalışacağım.99’da çıkardığın ilk albümünü ben de çok net hatırlıyorum, İbret-i Alem. Ve ardından gelen müthiş başarılı çıkış hikayesi. Peki, çok iyi ses getiren bu albümün hemen ardından bir oyunculuk serüvenin başladı. Planlı mıydı bu?Hayır, yukarıda da söylediğim gibi hayatımda beni heyecanlandıran ne varsa 16 yaşımdan beri onları yaptım. Dolayısıyla çok planlı, programlı bir hareketim söz konusu değil. Sadece sahip olduğum, Allah’ın bana vermiş olduğu yeteneği üzerine koyduğum eğitimle birleştirerek varoluş şeklimi anlatmaya çalıştım. Oyunculuk da bunlardan bir tanesiydi. İki bacağım gibi düşünebiliriz; bir tanesi müzik, bir tanesi oyunculuk. Yürüyebilmem için ikisini de yapmam lazımdı. Özellikle benim tanınmaya başladığım yıllarda şarkıcılık ve oyunculuk çok bir arada olan bir durum değildi. O dönemler beni takip edenlerin biraz kafası karışmadı desem yalan olur. Yolda “Sen şarkıcı Emre Altuğ musun? Oyuncu Emre Altuğ musun?” diye soran bile olmuştu. Ama dediğim gibi uzun bir yolculuk, artık herkes beni kabullendi. Televizyonda oynadığım karakterle izledikten sonra konserime gelip Emre Altuğ olarak beni izlemekten çok keyif alan milyonlarca insan oldu. Bunun için de hepsine müteşekkirim.Yer aldığın müzikallerden sonra sinema ve dizilerin de peş peşe gelmeye başladı kariyer yolculuğunda. Tatlı Hayat, Lise Defteri ve Sensiz Olmuyor hemen hemen herkesin hala hafızasındadır eminim. Dönemin en iyi projelerinde yer almış olmak nasıl bir ivme kazandırdı Emre Altuğ’un oyunculuğuna?Ben bu bakımdan kendimi çok şanslı görmüşümdür. Ama bir yandan da yaptığım her iki işe de verdiğim önemin getirisi olarak görüyorum bunu. Çünkü her ikisini de öğrenmeye çalışırken ciddi emek sarf ettim, ciddiye aldım ve beraberinde benim karşıma çıkanlar kendi alanlarında söz sahibi çok önemli insanlar oldu. Bu benim konservatuar yaşantımda hocalarımla başladı. Yıldız Kenter, Haldun Dormen gibi çok değerli hocalarla çalışmaya başladım. Daha sonra şan çalışırken yine hem Türkiye’de hem Amerika’da çalıştığım hocalarım çok kıymetli isimlerdi. Beraber çalıştığım oyuncular, ustalar benim hep onlardan bir şey öğrenmeme izin verdiler, ben de buna açıktım. Dolayısıyla o çalıştığım isimlerin her birinden bir şeyler öğrenerek yürüdüm. Allah karşıma hakikaten en iyilerini çıkardı, birlikte yol aldık. Bundan da çok mutluyum.Tam da bu dönemler hem şarkıcılığı hem de oyunculuğu aynı anda yönettiğin zamanlar. Zor olmuyor muydu? Pes etmek istediğin veya yetişemediğin oldu mu hiç?Ben enerjisi çok yüksek bir insanımdır, kolay kolay yorulmam. Bugüne kadar hiç pes etmedim. Hatta etrafımdaki insanlar her iki işe birden koşturabilmeme şaşırırlar ama ben bunlarla yaşıyorum. Benim başka bir eğlence kaynağım da yok, son yıllarda özellikle çok fazla dışarı da çıktığım yok. Dolayısıyla son derece enerjimi bulabiliyorum. Bir de bu son yıllar özellikle son iki yıl hem mental olarak hem fiziksel olarak benim en iyi hissettiğim dönemim diyebilirim. Çok iyi beslenip, güzel spor yapıyorum. Bu beni çok diri tutuyor. İşlerime de yorulmadan koşturabiliyorum. Aynı gün içerisinde hem dizi çekimi yapıp hem de akşam sahneye çıkıp konser verebiliyorum. Bu arada tabii ekip çok önemli. Beraber çalıştığım arkadaşlarım çok değerli ve benim hayatımı son derece doğru organize ederek,  enerjimi en doğru şekilde harcamamı sağlıyorlar. Onlara da müteşekkirim, buradan hepsine teşekkür etmiş olayım. Böyle de devam eder diye düşünüyorum. Çünkü hakikaten son yılların en yüksek enerjili dönemini geçiriyorum.Tabii devamı gelen albümlerinle ses getirmeye kararlıydın o dönemler ki, 2.albümün Sıcak ve 3.albümün Dudak Dudağa ve Çifte Kavrulmuş şarkın adeta herkesin dilindeydi uzunca bir süre. Şimdi geriye dönüp baktığında albümlerinle ilgili neler düşünüyorsun?Hepsini çok severek yaptım. Bir bölümü kendi şarkılarımdır, diğer bölümü bir şekilde bana ulaşmış şarkılardır. Kendimi bulduğum şarkıları söylemeye gayret ettim. Bunların y%90’nında başarılı olduk ve anlaşıldı, fark edildi. Bu konuda da kendimi çok şanslı görüyorum. Hala da devam ediyor bu serüven.Birçok single parça yayınladığın yıllar var. Bir dönem ‘single’ albümler çok popülerdi değil mi? Sen de o kervana katılan ve başarılı olan isimlerden birisin.Evet, teknoloji bizi yönlendiriyor. Single ilk önce Cd olarak başladı, şimdi de gelişen teknoloji ile devam ediyor. On şarkıyı bir araya toplayıp hepsini tanıtmak gittikçe zorlaşıyor. Çünkü siz bir albüm yapsanız bile insanlar teker teker dinliyorlar. Dolayısıyla ben o albümü bir seferde yayınlamak yerine şarkıları teker teker vermeyi tercih ettim, bu son dönemde özellikle… Daha doğru ve ulaşılır buluyorum. Her şarkının hakkı yenmeden dinleyici ile buluşturulabildiğini düşünüyorum. Onun için ben şimdilik single mantığı ile devam ediyorum. Geçelerde çıkan yeni şarkın Sevenler Ayrılmaz’ın nasıl bir hikayesi var? Kısa sürede oldukça sevilen bir şarkı oldu..Sevenler Ayrılmaz, bir Çağrı Telkıvıran şarkısıdır. Çağrı ile ben çok yeni tanıştım fakat şarkıyı dinler dinlemez kendi şarkımmış gibi hissettim. Diğer yandan da onun yenilikçiğini gördüm şarkıda… Benim duygumla onun duygusunu birleştirmek istedim. Çok güzel bir sentez çıktığını düşünüyorum. Belki de son yıllarda bana sıkça sorulan bir soru var, pop müzik biraz geriledi, rap ya da hiphop onun önüne geçti, niye üretimi azaldı şeklinde. Tabii ki üretim azalmamıştır ama biraz daha kaliteli, iyi işlerin çıkması kolay olmayabiliyor. Ben bu şarkıyı bitirdikten sonraki düşüncemi söyleyeyim, ‘aranan kan bulundu’ diye düşünmüştüm. Çünkü bu şarkının türk pop müziğine çok önemli katkıları olacağını düşünüyorum. Hem de dinleyicisine çok keyifli zaman geçirtecek. Umarım yanılmıyorumdur.Tüm bunların dışında sunuculuğunla da ön planda olan birisin. Bir dönemin en popüler yarışması olan Şans Kapıyı Çalınca’yı uzun süre sen sundun. Ve birçok programı daha… Özel bir eğitim sürecin oldu mu sunuculuğa dair.Aldığım eğitimler zaten bunu yapabilmemi sağlayan eğitimlerdi. Benim kişiliğimde de var bu iletişim konusu. Program sunmayı, insanlarla konuşmayı, sohbet etmeyi çok seven bir insanım. Bunu da program sırasında yapabiliyorum, programları sunarken çok keyif alıyorum ve hoşuma giderek yapıyorum. Sunuculuğun bir farklılığı var, çok spontane ilerleyen bir durum, riskli de bir durum, özellikle canlı yayın ise. Dikkat etmek ve cümleleri doğru toparlamak gerekiyor ama benim zaten yapımda olan bir şey. Kendimi yaptığım işlerde doğru ifade etmeye çalışan ve doğru ifade ettiğime inanan birisiyim. Sunuculuk da buna kolaylık sağlıyor, çok keyif aldığım için gelen teklifleri de değerlendiriyorum. Hoşuma giden bir projeyse içinde olmayı istiyorum.Geçen yıl da kendi prodüksiyon şirketinden çıkan ‘Bal Gibi’ şarkın yine uzun süre hit oldu. Müzik prodüktörlüğünden bahseder misin biraz? Tam olarak her şeyiyle senin yönettiğin bir süreçten mi bahsediyoruz?Evet ama bu kadar işi yapan biri için zor ve yorucu olduğuna kanaat getirdim. Bundan dolayı bu sefer DMC ile çalışmayı düşündüm, karşılıklı konuşmalarımız neticesinde bir anlaşmaya vardık. Çünkü gerçekten sistem çok enteresan bir şekilde değişmiş vaziyette. Sistemin içinde olan insanlarla çalışmak burada önem kazanıyor. Ben bu kadar çok işe bölünmüş bir insan olduğum için ve hiçbirini yapmaktan vazgeçmeyeceğimi bildiğim için en azından yapımcılık kısmını profesyonel bir kuruma bırakmayı tercih ettim.Biraz da oyunculuğuna gelelim. Yalı Çapkını dizisinde adeta kadın izleyicileri ikiye bölmüş durumdasın. Yakışıklılığına ve duruşuna hayran olan bir kitle varken, diğer tarafta rolün gereği evdeki sansasyonel dedikodulara yol açabilen bir babasın. Nasıl kesişti yollarınız bu projeyle?Menajerim Abdullah Bulut projeyi bana getirdiğinde, önce ilk üç bölüm senaryo vardı. O üç bölüm senaryoyu okuduğumda karakteri sevdim. Fakat nasıl bir yol çizmek istediklerini, nasıl bir proje yapmaya çalıştıklarını anlamak üzere yönetmenle (Burcu Alptekin) bir araya geldim. Karşılıklı soru-cevap şeklinde ilerleyen bir toplantı yaptık. O benim karakterde ne anladığımı sordu, ben onların ne beklediklerini ve karakteri nasıl çizdiklerini öğrendim. Ortak bir kanıya vardığımızı görünce ve çok iyi çalışıldığını farkedince projenin içinde olmak istedim. Çünkü drama yapmak gerçekten çok riskli. Özellikle bir pop şarkıcısıysanız bu iki kat zorlaşıyor. Dramanın içindeki karakter sizin dışınızda bir karakter oluyor. Emre Altuğ olarak bilinen personanızın dışına çıkmanız gerekiyor, o karakteri güçlü bir şekilde seyirciyle buluşturmanız gerekiyor. Ben de elimden geleni yaptım ve başarılı olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor. Çünkü Emre Altuğ olarak kamera karşısına geçip Orhan Korhan olarak kendimi kabul ettirmem gerçekten normal bir oyuncudan daha zor. İzleyici, bizim magazin ve şarkıcı kimliğimiz dolayısıyla şahsi özelliklerimizi de biliyor. Bu noktada biraz daha fazla emek sarfetmek gerekiyor. Ben bu konuda kendime hep güvenmişimdir. Çalıştığım insanlara da güveniyorsam bu güvenim ikiye katlanmıştır. Bir takım çalışması olarak bu işin altından kalktığımızı düşünüyorum. Yılın en iyi ve en çok izlenen projesininin içinde olmaktan da büyük mutluluk duyuyorum. OGM’ye de bana bu fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum.Bekliyor muydun dizinin bu kadar yoğun ilgi göreceğini?Dizinin başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu biliyordum ve tahmin ediyordum tecrübelerimden dolayı. Çünkü ince ince çalışılmış bir işti. Bir de oyuncu kadrosu olarak gerçekten birlikte oynamaktan çok keyif aldığım oyuncu arkadaşlarım, ustalarımla birlikte çalışıyor olmak ayrıca bir keyif veriyor. Tüm oyuncuların bu işi çok ciddiye alıp, karakterlerini çok doğru çıkartmış olmaları inanılmaz bir sinerji yarattı. Biz sette de çok mutluyuz, çok iyi anlaşıyoruz genel olarak. Elbette bu iyi anlaşmada “reyting” başarısının da etkisi olduğunu düşünüyorum. Reyting bizim tarafımızı motive etmeye yarayan bir sistem. Ticari bir tarafı var ama oyuncuyu motivasyon anlamında çok güzel etkiler. Yüksek reyting her zaman bir motivasyon kaynağıdır ve başarıdır aynı zamanda. Çünkü ticari bir kurumda ticari bir iş yapmaktasınızdır, bu bakımdan da başarılı olmuş olmak hem de rol olarak kabul görmüş olmak, beğenilmek her insanın hoşuna gider. Benim de çok hoşuma gidiyor. Teveccühleri için izleyicimize çok teşekkür ediyorum.Seslendirme ve reklam filmlerindeki başarılarına da değinecek olursak, henüz 50’li yaşlarının başında olan biri için oldukça güzel tecrübeler edinmiş bir isim Emre Altuğ. Seni, bu yolculuğunun en başından bu güne getirmek istesek, kendi hikayen için neler söylersin? Memnun musun bu serüvenden?Ben şu ana kadar olan her şeyden çok memnunum. Elbette yanlış attığım adımlar olmuştur ama ben kendime ders çıkartmaya çalışan bir insan yapısına sahibim. Bunu da açıkçası çalıştığım insanlardan öğrendim, hem hocalarımdan hem de sahnede çalıştığım insanlardan. Çok kolay yılmam ve pes etmem. Hep üretmek istediğim veya ortaya koymak istediğim işi yaptığım için mutluyumdur, huzurum yerindedir. Bugünden sonra da öyle olmaya devam edecek. Beni iyi hissettiren şarkıları söyleyeceğim, oynayabileceğimi düşündüğüm rolleri oynayacağım. Yapmaktan keyif aldığım bütün işleri yapmaya devam edeceğim. Bu yolu doğru yürümek için elimden geleni yapacağım. Her şeyden evvel dediğim gibi kendimi mutlu etmek adına. Ben mutlu olursam eminim beni sevenler de mutlu olacaktır.Bir de babasın ve kocaman iki oğlun var, Kuzey ve Uzay. İkisi de ergenlik dönemlerine girmek üzere olan gençler. Nasıldır oğullarınla iletişimin?Ben, beni takip edenlerin gördüğü gibi bir babayım ama bunu çocuklara sormak lazım tabii. Ben iyi bir babayım ya da kötü bir babayım diyemem. Ama çocuklarına aşırı düşkün bir babayım, onu rahatlıkla söyleyebilirim. Onlar benim için bu hayatta en önemli iki insan. Varlıklarına ömrüm boyunca minnet duyacağım iki kişi. Ben onlarla çok mutluyum. Umarım onlarda benimle çok mutludur.Merak ettiğimiz diğer konu ise Dijital Dünya! Dijitaldeki projeleri sen de yakından takip ediyorsundur. Dur durak bilmeyen bir yığılma var o tarafa. Ne düşünüyorsun bir andaki bu hıza dair?Ben bir geçiş döneminde olduğumuzu düşünüyorum özellikle bu son 15-20 seneye yakın zamandır. Çok ciddi bir geçiş dönemi olduğunu hatta pandemi ile bu geçişin iyice pekiştiğini düşünenlerdenim. Ben de bunun tam geçişindeki bir jenarasyonum. Elimden geldiğince uyum sağlamaya çalışıyorum. Dijital; her üretenin ortaya özgürce ürettiği şeyi koyma fırsatı verdiği için bir yandan iyi, diğer yandan ise kalabalık. Dolasıyla da insanların ürettiklerini kitlelere ulaştırmaları zorluğu bakımından kötü. Ama sistem bu şekilde gelişiyor ve önümüzdeki beş ya da on sene içerisinde rayına oturacak. Bu yüzyılın sistemi olacak diye düşünüyorum. Umarım iyi ilerler, bizden sonrakiler mutsuz olmazlar. Başarılı ve tecrübe dolu hayatın için bundan sonraki hedeflerin neler Emre? Mutlaka hayata geçirmek istediğin bir projen var mı mesela?Bir insanın hayatında en başarılı bir tane albümü vardır, bir insanın hayatında en başarılı bir tane dizisi vardır, bir insanın hayatında en başarılı bir tane tiyatro oyunu vardır, bir insanın hayatında en başarılı bir tane filmi vardır. Umarım onları yapmamışımdır daha. Çünkü bundan sonrasında da yaptığım işlere gönül vermiş biri olarak tabii ki çok başarılı şeyler yapmak istiyorum. İnşallah en başarılılarını henüz yapmamışımdır. İnşallah bundan sonrası benim için katlanarak büyüyecek, beni sevenlere, dinleyenlere, izleyenlere daha güzel üretimler sunmamı sağlayacak bir dönem olur.
Kezban Belet
Editör / Yazar
Diğer Yazıları Gör

Mayıs Sayımızda Aslıhan Güner'i Ağırlıyoruz

Sitare Akbaş x BeStyle Magazine

Bültenimize kayıt olmak
ister misin?

Be Style haberlerini ve gündemini takip et.

Şimdi Kaydol