Aradığınız Konu ?

Ekim Sayımızın Kapak Konuğu Gizem Karaca

16 Ekim 2023
Ekim Sayımızın Kapak Konuğu Gizem Karaca

Gizem ile tanışıklığımız uzun zaman öncesine dayanıyor aslında. BeStyle Magazine kapaklarında şahane çekimlere imza attık yıllar önce. Şimdilerde de Unique Management çatısı altında beraber projelerini yürütüyoruz. Kesinlikle hiç değişmeyen bir şey var ise o da Gizem’in enerjisi! Hiç azalmadığı gibi çok daha motive ve enerjisi en yüksek seviyelerde bugünlerde çünkü şahane bir rol için Safranbolu’da sette. Biz de bu yoğunluğundan fırsat bulduğumuz bir Pazar sabahı, oldukça dinamik bir çekime imza attık. Yine şahane kareler çıktı ortaya! Siz de bayılacaksınız. Tabii çekim esnasında da Gizem’in çok da bilmediğimiz yönleri üzerine konuştuk. Şimdilerde neler yapıyor, yakın gelecekteki hedefleri neler, İstanbul-İzmir arası nasıl mekik dokuyor ve motivasyonunu yüksek tutmak için ne gibi sırları var! Gelin, karşımızda oturan bu çok daha olgun Gizem’in hayatına beraber dahil olalım!

 

 RÖPORTAJTUĞÇE ORÇUNUS

FOTOĞRAFELİF DEMİRALP

STYLINGKAYA EFK

SAÇMERT PEKGÜZEL

MAKYAJCÜNEYT SEVEN

BACKSTAGEÜNAL AVCI

DİJİTAL İÇERİK DİREKTÖRÜTUĞÇE ORÇUNUS

KURUMSAL İLETİŞİMMUKADDES KAYA

DİJİTAL İÇERİK EDİTÖRLERİNAYMAN BATIMOR, KEZBAN BELET

 

Gizem, seninle hem BeStyle Magazine’de hem de Unique Management’da buluşmuş olmak benim için ayrı bir keyif. Daha önce hem On Air konuğumuzdun hem de 2017 BeStyle Magazine kapağıydın. Şimdi ise daha da yenilenmiş bir Gizem var karşımızda. Nasıl kapattın yaz sezonunu? Keyfin yerinde mi?

Birlikte çıkmış olduğumuz bu yolun çok ışıklı olacağına inanıyorum, ben de çok mutluyum buluştuğumuza. Neredeyse 3 senede bir kapağımızı yeniliyoruz ve her seferinde inanılmaz kareler çıkıyor, çok memnun ayrılıyorum yanınızda. Evet şimdilerde mental olarak çok daha büyümüş ve olgun bir Gizem var karşınızda. Çok daha ne istediğini bilen ve istemekten korkmayan. Yaz sezonunu da çok keyfli geçirdim. Bu yaz çalışmadım ve her günün tadına vardım diyebilirim.

Uzun zamandır tanıdık bir yüzsün ekranlarda. Çok da güzel başarılara imza attın. Oyunculuğa adım atman ortalama kaç yaşlarında başlayan bir hayalin ürünü, hatırlıyor musun?

Teşekkür ederim. Profesyonel olarak oyunculuğa 2012 yılında başladım ve hiç durmadım diyebilirim. Oyunculuk, çocukken bir hayal ürünü değildi aslında benim için. Ben daha çok kamera arkasına meraklıydım. Kendime 8 yaşındayken biriktirdiğim parayla bir handycam almıştım. Aklımca senaryolar, hikayeler kuruyor ve ailede herkesi oynatıyordum. Babaannem benden çok çekti mesela. Herkese bir rol ve konu verip sahneler kuruyordum, koca koca insanları şekilden şekile sokuyordum resmen. Onlar da bana hiçbir şey demiyorlardı. Kamerayı kurup karşılarına geçip tiplemeler yapıyordum. Şimdi düşününce, ben aslında belli etmişim kendimi çocukken, şanslıyım ki yolum ona göre evrildi. Başka bir iş yapabileceğimi asla hayal etmedim. Hep filmlere ve oyunculara hayranlık duyardım. Kaderim beni kamera karşısına attı. Çok şükür çok sevdiğim bir işi yapıyorum. Şimdi yeni yaşımda yeni bir yanımı keşfettim ve kamera arkasına geçmeye başladım.

Kanada ve ABD sonrası Türkiye’ye adapte olma sürecin nasıldı? Üzerine bir de oyunculuk eğitimi almak gerçekten iddialı.

Benim en sevdiğim yanım adaptasyon özelliğim. Çocukluktan beri sürekli ülke ve şehir değiştirdiğimiz için ben hep sınıfın yeni öğrencisi olmak durumundaydım. Asla şikayet etmedim bu durumdan, tek kötü tarafı beni biraz fazla yenilik bağımlısı yaptı. Sürekli yenilik arayan ve değişiklik isteyen biriyim, sürekli yeni deneyimler arıyorum. Bu yenilikçi olma arzum da bana oyunculukta çok iyi geliyor çünkü bir sürü farklı role bürünüp, olmak istediğim her şeyi olabiliyorum.

Kanada’dan döndüğümde yani okul sonrası Miss Turkey ile birlikte sektöre sağlam bir adım attım. Hiç şikayetim yok, hatta bazen yorulup bunaldığımda arkadaşlarım bana ‘bu ışıltılı hayatı sen seçtin’ yapacak bir şey yok derler. Evet, haklılar aslında. Oyunculuk eğitimim için Türkiye’de birkaç ay özel koçla çalıştıktan sonra New York Film Academy’i deneyimlemek istedim. Bana gerçekten çok şey kattı. Ama tabii her zaman en iyi öğrenmenin yolu deneyimdir diyenlerdenim.

Buradaki eğitimin arasında New York’ta aldığın oyunculuk eğitiminin bugünkü Gizem Karaca’ya en büyük katkısı ne oldu sence?

Oyunculuğun evrensel bir şey olduğu; dil, yaş, cinsiyet fark etmesizin aslında tüm duyguların, hislerin, tepkilerin, acının, öfkenin ve mutluluk gibi birçok duygunun insanların genel ortak özelliği olduğunu fark ettim. Sadece her kültürde farklı davranış biçimi, verilen tepkiler ve normaller değişebiliyor. Bunu öğrenmek bana çok şey kattı. Aslında hepimiz aynıyız, sadece olaylara bakış açımız ve davranışlarımız farklı. Bu da duruma göre değişiyor.
Yer aldığın her proje senin için özeldir ama seni sen yapan hangi rolündü sence?

İlk sinema filmim olan ‘Seni Seviyorum Adamım’daki ‘Ezel’ karakteri beni ben yapan roldü. İlk gerçek hikayem aslında ve oldukça ağır bir roldü, şimdi izlediğimde tabii çok eksik buluyorum kendimde. Hatta bazı yerlerde oyunculuğuma gülüyorum ama yinede benim ilkim ve şirin bir amatörlüğü var.

Televizyon dizilerinin yanı sıra sinema filmlerinin listesi de bir hayli uzun. Hepsinde de başroldesin. Sinemanın sendeki yerini dinleyelim mi? Ve sana getirdiği uğuru?

Dizi sayesinde herkese ulaşabilme şansın var. Birkaç kanal arasında seyirci zap yaparken senin anlattığın hikaye ona dokunursa kanalda ve takipte kalıyor. Bir hikayeyi bölümlerce anlatabilme şansın var tabii bu çok daha işini hafifletiyor. Ama bir yandan düşünmen gereken bir sürü detay var, reyting denilen o silah var bir kere. Canlı tutan ama bir anda canını alabilen acımasız bişey… Sinema diğer yandan çok daha kalıcı, hikayeyi sakince anlatıp tadında bıraktığın ve sadece kendi seçimiyle seni izlemeye gelen seyircin var. Sinema salonunun atmosferi ve bıraktığın imza, bana her zaman daha değerli gelmiştir.
En son Oğuzhan ve İbrahim ile başrollerini üstlendiğin, iyi dönüşler aldığınız Özür Dilerim filminde yer aldın. Şimdilerdeki yeni heyecanlarını merak ediyoruz.

Şu an bu röportajı Safranbolu’da kaldığım konaktan yazıyorum, çünkü çok değerli bir sinema filmi çekimleri için 1 ay burada olacağım. Çok heyecanlı olduğum bir hikaye, içine karışıyorum yavaş yavaş. Bu sefer canlandıracağım karakter Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım. Zübeyde hanımın gençliğini ve Atatürk’ü doğurana kadarki 10 yıllık sürecini anlatıyor olacağız. İnanılmaz sahneler çekiyoruz, galiba ilk defa acaba altından kalkabilecek miyim dediğim ya da yeterince çalıştım mı acaba diye minik panikler yaşadığım bir projedeyim.

Özür Dilerim filmine gelince; en eğlendiğim, en doğaçlamalara doyamadığım projeydi diyebilirim. İbrahim ve Oğuzhan’la çok güzel bir ekip olduk ve resmen oynarken yerimizde duramadık. Sahneler bitmek bilmedi bizim yüzümüzden resmen.

Oyunculuğunun yanı sıra markaların da kadrajında olan bir isimsin. Bir makyaj markasının yüzüsün hatta. Var mı yeni iş birlikleri için hazırlıklar?

Yeni menajerimle çok heyecanlıyız! Bir sürü projemiz var. Şu anki makyaj markasının yanı sıra birkaç yeni oluşum var. En doğrusu, en enerjimize yakın olan ve en temsil ederken keyif aldığım markayla ilerliyor olacağız.

Hem çilli hem de doğal bir yüze sahipsin. Günlük makyaj ritüellerin nasıldır? Doğallığını korumak için cilt bakımı konusunda hassasiyetin var mı?

Cilt tipim karma, bu yüzden daha yeni doğru ürünlerimi buldum desem yanlış olmaz. 30 yaşımda ilk defa cilt bakımına önem vermeye başladım. Bol bol nemli tutmam gerekiyor. Kullandığım birkaç marka dışına çıkamıyorum, hemen tepki veriyor. Beni günlük fazla makyajlı göremezsiniz, sıkıntı basıyor! Ama olmazsa olmazım kirpik kıvırıcım ve rimelimdir.

Sosyal medyayı da çok aktif kullanıyorsun. 3.1 milyon takipçin var instagramda. Takipçilerine şeffaf bir Gizem mi sunuyorsun? Özel hayatını oradan takip etmemiz mümkün mü mesela?

Çok mümkün! Beni bazen uyaranlar oluyor ‘Kızım biraz gizemli ol’ diyorlar ama yapamıyorum ben öyle! Her an sevdiğim veya o an hoşuma giden durumu paylaşmak istiyorum. Dünyanın dört bir yanından yıllardır biriktirdiğim hayranlarım var. Onlarla paylaşmak bana keyif veriyor. Sadece afiş paylaşıp profesyonel fotoğraf çekimlerini paylaştığım an etkileşimim düşüyor. Takipçilerim bana öyle alışık değil. Ben onlar için daha ulaşılabilir daha samimi Gizem olarak kalmaya özen gösteriyorum.
Instagramda denk geldiğim kadarıyla at binmeyi seviyorsun. Kaç yıldır ilgilisin? Var mı başka kopamadığın spor dalları?

At binmek gerçekten vazgeçemediğim bir hobi, üstelik düşüp iki kere ön çapraz bağı ameliyatı olmak zorunda kalmışken. Ben bir türlü inemiyorum üstünden. At kadar duygusal ve heybetli bir hayvanla bir olup yol yapmak çok keyif veriyor bana. Başka bir özgürlük hissi veriyor. Kontrol sadece sende değil çünkü, araba gibi dur kalk hakkın bazen yok, atın huyu da önemli.

Peki pandemi sonrası hızla yükselen dijital projeler hakkında neler düşünüyorsun? İnanılmaz bir ivme ile artışa geçmiş durumda ve birçok platformun içeriklerine neredeyse yetişmek imkansız. Seni de yeni sezonda dijital dünyada görecek miyiz?

Çok mutluyum. O kadar çok senaryo ve hikaye var ki anlatılmayı bekleyen. Üçüncü bir alan olması beni çok heyecanlandırıyor. Ulusal ve sinema dışında şimdi evinde bir sürü içeriğe ulaşabiliyorsun. Şu an bir projem yok, en son Disney Plus’ta yayınlanan ‘Özür Dilerim’ projesinde yer aldım, tabii o da biliyorsunuz şansımıza 4 ay kalabildi yayında. Bunun dışında şu an BluTv’de konuk olduğum ‘Deneme Çekimi’ diye bir proje 24 Ekim’de yayınlanıyor olacak. Hepsinin dışında ben bir şey hazırlıyorum desem? 2 senedir üstünde uğraştığım bir senaryo var. Hikayesi anneme, senaryosu bana ait çok tatlı bir şey yazıyorum. Yakında bunun için görüşmelerimiz başlayacak o yüzden çok heyecanlıyım ve sabırsızım.

Peki oyunculuğa dair kendini daha da geliştirmek istediğin özel bir alan var mı? Yoksa biraz daha akışta kalanlardan mısın?

Tamamen akıştayım. Karşıma ne çıkarsa tamamen ona odaklanıp, üzerinde tam bir inek öğrenci gibi çalışanlardanım.

2017’den beri evlisin ve İzmir’de yaşıyorsun. İstanbul’da evin hala açık diye biliyorum. Proje bazlı mı gidip geliyorsun? Nasıl bir düzenin var?

Evet, iki ana mekanım var diyorum ben. Projem olmadığında İzmirdeyim, olduğunda ise İstanbuldayım. Sürekli bir bavul var elimde açıkcası. Ama en başta dediğim gibi ben buna çok alışığım, hiç şikayetim yok. Zaten bir yere kök salabilen biri değilim, bu yüzden bu sistem beni canlı tutuyor.

Hayalinde ileride mutlaka oynamak istediğin bir rol var mı?

Belirli bir rol veya karakter yok ama artık yabancı bir yapımla yurtdışında olmak istiyorum. Türkiye dışına çıkmak istiyorum biraz. Yaptığım projeler orada yayınlanıyor ama benim demek istediğim yetindiğim şey bu değil. Ben baya yabancı oyuncularla, yabancı dilimi kullanabileceğim bir alan, güzel bir proje istiyorum. İstiyorum!!!

Enerjin pek düşmüyor gibi. Günlük yaşantında motivasyon kaybı yaşadığında nelerden besleniyorsun?

Çok yüksek bir insanım ben. Bazen bu yükseklik tersine gittiğinde çok yüksekten düşmek zor oluyor. Stabil bir kişiliğim olsa bunu muhtemelen çok hissetmeyeceğim veya çevreme hissettirmeyeceğim ama ben genel olarak enerji saçmaktan yanayım. Enerji depomun ilk sırasında kesinlikle hayvanlar geliyor. 3 köpeğim 3 kedim var, sessizler ama ben o kadar iyi anlıyorum ki onların bana bir bakışından, enerjim sıfırlanıyor masumiyetleriyle. Bunun dışında bazen bana göre normal, kimine göre garip şeyler deneyimliyorum mesela. Biraz  komik oluyor ama bana çok keyif veriyor. Mesela bir markete girdiğimde kasiyere gülümsediğimde veya yolda bana doğru yürüyen suratı beş karış biri gördüğümde ona da gülümsediğim an biraz afallayabiliyor tabii. Biz o kadar alışmışız ki yüzümüz buruşuk gezmeye, kim bana gülümsüyor diye şaşırabiliyoruz. Gülümsemek çok bulaşıcı. Deneyin bir gün, çok tatlı görüntüler çıkıyor ortaya. Sen o tanımadığın insana gülümsediğinde onun yüzündeki anlık tebessüm başka birinin gözüne takılıyor ve otomatik olarak o da tebessüm ediyor. Dünyayı gülümsemek mi kurtarır bilemem ama ben kendi alanımda gülümseyen insanlar olsun istiyorum. Mesela bu cümlelerimi okuyanların da ufak bir tebessüm oturdu yüzüne.

Bazı kelimelerin sende neler çağrıştırdıklarını merak ediyoruz.

SEYAHAT, Merak Etmek.

KIZ KIZA BİR GECE, Kendini Bırakmak, Dağıtmak.

SOSYAL MEDYA, Soru İşaretleriyle Dolu, Bazen Gerekli Bazen Fazla Vaktimi Alıyor.

HİKAYE, Anlatacaklarım Var!

ÖDÜL, Beklenti.

SEÇİM, Çok Zor Benim Gibi Biri İçin! Kararsızlığı Çağrıştırıyor Bana Mesela.

HEDEF, Sürekli Değişken Bir Şey Bence!

PİŞMANLIK, Çok Takılı Kalırsan Seni Yiyip Bitiren Ama 2-3 Güne Geçeceğine İnanırsan Gerekli Bir Şey Aslında!

KARİYER, Daha Çok Yolum Var! Daha Anlatacağım Çok Şey Var Arkadaşlarım, Takipte Kalın! Daha Bir Sürü Alanım Var Mesela, Deneyip Belki Başarılı Belki De Başarısız Olacağım. Çok Sabırsızım, Bunu Biraz Dizginlemem Lazım.

Son olarak hayat felsefesi edindiğin bir yaşam tarzı veya sık sık kullandığın bir motton var mı?

Bu ışıltılı hayatı ben seçtim!

Kezban Belet
Editör / Yazar
Diğer Yazıları Gör

Eylül Sayımızın Kapak Konuğu Yüsra Geyik

Bu Ay BeStyle'da Hilal Altınbilek Var!

Bültenimize kayıt olmak
ister misin?

Be Style haberlerini ve gündemini takip et.

Şimdi Kaydol