Aradığınız Konu ?

Merve Özkaynak x BeStyle On Air

23 Ekim 2023
Merve Özkaynak x BeStyle On Air

Çalışma hayatına erken yaşlardan başlayan Merve Özkaynak ile bilinmeyenleri üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Eşiyle tanışma hikayesinden sektörde çalıştığı lüks markaların kendisine kazandırdığı deneyimler saymakla bitmeyecek cinsten. Sosyal medya platformundaki Merve ile günlük hayattaki Merve’yi detaylı inceliyoruz bu ay.

 

Merve Özkaynak’ı gördüğümüzün dışında bir de senden dinleyebilir miyiz?

Merve; deli dolu, girişimci bir kadın. Hayata biraz tersten başlamış sadece… 18 yaşında iş hayatına atıldım, hazır giyim sektöründe Vakko, Pronovias, Chanel gibi dünyaca ünlü markalarda çalıştım. Genç yaşta satış danışmanlığından, mağaza müdürlüğüne kadar uzanan kariyer yolculuğuma üniversite eğitimime devam etmek için ara verdim ve reklamcılık okudum. Aslında hem okudum hem çalıştım. Dijital dünyaya adım attığımda henüz 23 yaşındaydım 28 yaşıma kadar dijital ajanslarda, dergi gruplarında ve kozmetik markaların dijital departmanlarında çalıştım. Bu esnada biri e-ticaret biri de dijital dünyayla alakalı bir web sitesi olmak üzere 2 girişim sahibi oldum ama ikisinde de farklı sebeplerden dolayı başarısız oldum. Başarısızlıklarımdan çıkardığım dersler ve gerçekten ne istediğimi anlamamla kendimi gerçekleştirmek amacıyla 2014 yılının Ağustos ayında Youtube kanalımı açtım.

Çok küçük yaşlarda iş hayatına atılmışsın, liseyi bitirdikten sonra böyle bir kararı nasıl aldın?

Henüz lise öğrencisiyken sürekli aklımda kendi işimin sahibi olma fikri vardı. Girişimci bir kadın olduğumu daha o zamanlar biliyor ve hissediyordum. Üniversite sınavında istediğim okulu ve bölümü kazanamayınca bir sene eve kapanıp test çözmek istemedim. Çünkü bu hiç bana göre bir şey değildi. Çalışmak, kendi paramı kazanmak ve hayallerime daha hızlı ulaşmak istiyordum. Bu nedenle ailemin tüm karşı çıkmalarına rağmen Vakko’da işe başladım. Satış danışmanı olarak başladığım kariyerim, moda danışmanına, oradan da Chanel’in Türkiye’deki ilk mağazasının supervisorlığına kadar uzandı. Henüz 20 yaşındayken kendi işini kuracak kadar para kazanmaya başlamıştım. Kariyer anlamında ise hiçbir üniversitede öğrenemeyeceğim pek çok şey öğrendim. Bugün sahip olduğum etik anlayışımı ve güçlü insan ilişkilerimi hayatımın bu dönemine en çok da Hakko ailesine borçluyum.

Mağazacılık sektöründe çalışmak zor muydu? Bu sırada eşinle tanışmışsın, sana kattığı en güzel şey bu olmalı.

 Her işte olduğu gibi mağazacılığın da kendine göre zorlukları elbette var. Bir kere 9 ila 12 saat (yemek ve çay molanız hariç) hep ayakta ve ‘hazır ol’ da durduğunuz bir iş. İnsanlarla birebir ilişki kurmayı gerçekten sevmeli ve kriz yönetimini çok iyi yapabiliyor olmalısınız bu işi yapmak için. Çünkü her karakterden insanla ilişki kurmak zorundasınız. Evet eşimle Chanel’de çalıştığım sırada tanıştık tam 14 sene oldu:) Eşimle işimden alakasız bir şekilde tanıştık ama o yıllar eşim dahil bana çok güzel insanlar, kariyerimle ilgili iyi deneyimler kattı.

Evlendikten sonra üniversite okumaya nasıl karar verdin? Hem çalışmak hem de okumak zor olmadı mı? Bu sırada da evlisin tabii.

Evlendikten sonra değil önce karar verdim aslında 🙂 Chanel’de çalıştığım sırada eşimle tanıştım ve aslında biraz da o fitilini yaktı bu fikrin diyebilirim. İşimi çok sevdiğimi biliyordu ama her seferinde içimde bir yerlerde eğer okula dönmezsem hep pişman olacakmışım gibi hissediyorum dediğimde neden aynı anda yürütemeyeceğini düşündün diyerek beni çok destekledi. O sene yeniden üniversite sınavına girdim. Özel bir üniversitenin reklam ve halkla ilişkiler bölümünü burslu kazandım ve bir yandan çalışırken eğitimimi tamamladım.

Birçok sektörde iş tecrüben olmuş. En zevk aldığın iş tecrüben hangisiydi? Zorlukları ve kolaylıkları nelerdi?

 Dijital reklam ajanslarında müşteri temsilcisi olduğum dönemleri çok özlüyorum bazen. Hatta bunu hala reklamcı olan arkadaşlarıma söylediğimde “sen delirmişsin’’ diyorlar 🙂 Ben zor olanı hep çok sevdim. Hayatımda hiçbir zaman kolay yolu seçmedim. Bunun iyi olduğunu asla savunmuyorum hatta fazlasıyla işleri zora sokup yoruyor beni. En yorulduğum, en az para kazandığım, en çok ağladığım, en çok mesaiye kaldığım zamanlarım bana çok güzel arkadaşlıklar, harika bir kariyer, çokça bilgi ve zorluklarla mücadele etme yetisi kazandırdı.

Reklamcı olmak hele ki marka tarafında değil de ajans tarafındaysanız başlı başına çok zor. Konkurlar, sabahlamalar, revizeler, toplantılar, yazılımcı arkadaşların başında darlamalar, müşteri kaprisleri, deadline’lar aman aman…  Ama yine olsa yine kariyer yollarından geçmek isterdim. Çünkü bugün yaptığım işe de inanılmaz katkısı oldu.

 Keşke kurumsal iş hayatına dönsem diyor musun?

Bazen arkadaş ortamımı ve beyaz yakalıyken yaptığımız rutinleri özlediğim oluyor ama o kadar 🙂 İnsanın kendi işinin sahibi olması çok güzel.

Kendine ait bir web siten ve youtube kanalın var. Bunları ne zaman ve nasıl kurmaya karar verdin?

2014 yılının Ağustos ayında başladı her şey… 2014 yılında kurumsal hayatı bırakıp kendi girişimimin sahibi olmaya karar vermiştim. 2 başarısız girişimden sonra aslında ne istediğime karar verip, uzmanlık alanımla hobilerimi birleştirebileceğim yeni bir girişim yapabileceğime ve başarılı olacağıma inandım. Youtube kanalımla eş zamanlı olarak web sitemi açtım. Bugünlere geldim.

İki milyona yakın takipçin var sosyal medyada… Sence insanlar neden seviyor seni?

Gerçekten ben olduğum için bence. Doğrularımla, yanlışlarımla ben ben olmayı seçtim. Bu dünyada bir persona yaratmak da yapılan bir şey ama ben bunu sürdürülebilir bulmuyorum. Yapamam da zaten. Çünkü ben oyuncu değilim. Youtube’da insanlar gerçekten kendileriyle bağ kurabilecekleri insanları istiyorlar ben de onlardan biriyim.

Sosyal medyada seninle çıkan haberleri ve yorumları okurken tepkilerin nasıl oluyor genelde?

Kimisini gözlerim dolarak, kimisini yüzümde kocaman bir gülümsemeyle okuyorum. Çünkü çoğu zaman muhteşem yorumlar geliyor. Elbette beni sevenler olduğu gibi sevmeyenler de var, olacak da… Hayatta herkes sizin istediğiniz şekilde sevemez sizi.

Sosyal medya platformunda olumsuz eleştirilere tepkin nasıl oluyor?

Eleştiri, yapılması gerektiği gibi yapılıyorsa benim için çok değerlidir. Fakat toplumumuzda eleştirinin kelime anlamının bilindiğini düşünmüyorum. Fiziksel özelliklerle dalga geçmek, yapılan işi-uğraşı aşağılamak, hakaret etmek ve bunları da korkunç bir üslupla yapmak ne yazık ki eleştiri değil. Eleştiriye her zaman açık oldum. 5 senedir mücadelesini verdiğim nokta ise beni her zaman işimle eleştirebilirsiniz sonuna kadar hakkınızdır. Hatta kendimi geliştirebilmem için müthiş bir fırsat. Ancak yukarıda saydığım şekilde yapılan hiçbir yorumu eleştiri olarak algılayamam. Bu tarz yorumlara da cevap vermeyi tercih etmiyorum.

Bence sosyal medya şöhretini yakalayanlardan birisin. Şöhret kelimesi sende ne anlam ifade ediyor?

Şöhret bana sadece bilinirliği ifade ediyor.

Dünyayı umursamayan ve kendi bildiğini okuyan biri misin? Yoksa paylaşılanlardan etkileniyor musun?

Kesinlikle böyle biri değilim. Çok duygusalım. Elbette okuduğum her şeyden çok etkileniyorum hatta uzun süre etkisinden çıkamıyorum. Toplumsal olaylara karşı duruşumu beni takip eden herkes bilir. Ne yazık ki yaşadığımız coğrafyada her gün yüreğimizi parçalayan olaylarla uyanıyoruz. Elbette her birini paylaşmam mümkün değil. Acının, üzüntünün bunları paylaşmak veya paylaşmamakla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Herkesin üzüntüsünü yaşama şekli farklıdır. Yaşanan kötü bir olayı sosyal medya hesaplarımda paylaşmamış olmam o olaya üzülmediğim anlamına gelmez. Kendime göre bir denge kurmaya çalışıyorum. Çünkü herkes sosyal medyayı biraz da olsa nefes almak, kafa dağıtmak için kullanıyor.

Çoğu kişinin imrendiği bir hayat yaşıyorsun. Peki, senin imrendiğin kişiler var mı?

İnsanların başarılarına imrenen bir insanım. Bugüne kadar hep dünyayı değiştirmek için adım atan insanlara imrendim. Bir şey icat eden, aktivist, bir hareket başlatan, bir sosyal sorumluluk kampanyasını büyüten, vb. Bu nedenle varsa bana imrenen insanların da beni yönden değerlendirmesini çok isterim. Çünkü benim de şu anki temel motivasyonum insanlara, hayvanlara, doğaya katkıda bulunabilmek.

Biraz özel olacak ama sosyal medyada mutlaka her gün stalkladığın biri var mı?

 İnanın yok. Mümkün olduğunca sosyal medya kullanımımı azaltmaya çalışıyorum. Çoğu zaman mesajlara cevap vermek için girip çıkıyorum. O sırada da hemen fotoğraf paylaşan arkadaşlarımın fotoğrafını beğeniyorum gibi bir sıklıkta kullanıyorum:)

Youtube kanalında en çok ne tarz video çekmekten hoşlanıyorsun? Alışveriş mi makyaj mı? Yoksa değişim videoları mı?

Her biri ayrı ayrı önemli ve keyifli benim için. Daha kanalımı açtığım ilk zamanlarda bunu sıkça dile getiriyordum. Ben hiçbir şeyin uzmanı değilim. Burası da Uzman TV değil. Kanalım bir makyaj kanalı da değil. “Bu Youtube kanalında ben nelerden zevk alıyorsam, ne giyiyorsam, nereye gidiyorsam onları paylaşacağım sizlerle’’ demiştim. Hayatı çok seviyorum, seyahat etmeyi, yeni tatlar denemeyi, eğlenmeyi… Paylaşmak istediğim her halimi beni seven ve destekleyen insanlarla paylaşmak beni çok mutlu ediyor. O yüzden keyif alarak çektiğim bir makyaj videosu, zevk alarak hazırladığım bir alışveriş videosu ya da değişim videosu fark etmez.

Çağımız insanının en büyük sorunu ne sence?

Dinlememek, okumamak, tembellik, dedikodu yapmak, emek vermeden kazanmak istemek ve anlamamak…

“İyi bir insan olmak” denilince aklına gelen ilk üç kelime.

Ahlaklı, merhametli, dürüst.

Özellikle yeni yetişen gençlere rol model olduğunu düşünüyor musun?

Kötü örnek olmadığımı biliyorum. Çünkü ben de bir anneyim bu konuya özellikle çok özen gösteriyorum. Yetişkin takipçilerim olduğu gibi Youtube’un doğası gereği genç takipçilerim de çokça var. Çoğu makyaja çok meraklı ben de öyleydim, kızım da öyle. Bana çoğu makyaja başlama yaşımı soruyorlar. Kendimden örnek veriyorum, özgüvenli olmaları için destekliyorum, eğitimin ne kadar önemli olduğunu, ailelerinden hiçbir şeyi saklamamaları gerektiğini ara ara öğüt verir gibi değil de bir sohbet arasında vermeye çalışıyorum. Buluşmalarına gelen genç takipçilerimin annelerinden aldığım geri bildirim beni çok mutlu ediyor. Anlıyorum ki vermek istediğim minik mesajlar hem genç takipçilerime hem de annelerine ulaşıyor.

Sence kusursuz bir hediye nasıl seçilmeli? Senin aldığın en anlamlı hediye neydi?

Hediyenin kusursuzu olur mu bilemiyorum ama kendimi bildim bileli yüksek maddi değeri olan hediyeler beni hep germiştir. Manevi değeri ya da bir anı hatırlatan hediyeler bana çok anlamlı ve değerli geliyor. Eşime ikimizle alakalı bir zaman çizelgesi hediyesi yapmıştık. Kulağa biraz klişe gibi gelebilir ama hala evimizin baş köşesinde duruyor. İlk gittiğimiz sinemanın bileti, balayındaki otelimizin oda kartı, kızımız Melisa’nın ayak izi vs gibi onlarca unutulmaz anıyı yeniden hatırlatacak öğelerden oluşan bir hediyeydi. Sanırım en anlamlısı buydu.

Gerçekleştiremediğin bir hayalin var mı? İçinde kalan özellikle.

Küçüklüğümden beri hep veteriner olmak istedim. En çok içimde kalan hayalim bu.

Hangi his seni tüm alışkanlıklarını bırakıp bambaşka bir şehre taşınmaya itebilir?

İstanbul’a aşığım. Daha önce bir kez Amsterdam’da yaşamayı denedim ve ilk haftadan kendimi geri dönme planı yaparken buldum. Artık çok daha kontrollüyüm, ani kararlar vermiyorum. Zorunda kalmadıkça asla başka bir ülkede veya şehirde yaşamak istemem ama böyle bir şey olsa herhalde o his her şeye yeniden başlamak, bembeyaz bir sayfa açmak hissi olurdu.

Kendini yeterince tanıdığına inanıyor musun? Kendinle ilgili en sevmediğin özellik ne?

İnanıyordum… Ta ki 30 yaşıma gelene kadar. Her yeni yaşımda kendimle alakalı yepyeni özellikler keşfettiğimi farkettim. Hatta yeni yaşımda kendimle ilgili büyük bir farkındalık yaşayıp harekete geçtim. Ben insanın kendini tanımasını şuna benzetiyorum. Nasıl “Ben her şeyi biliyorum” demiyorsak, diyemiyorsak bence yaşadığımız süre boyunca tam olarak kendimizi tanımayacağız. Çünkü her tecrübe, her yaş insana bambaşka farkındalıklar kazandırıyor. Sürekli kendimizi yeniden keşfediyoruz gibi geliyor. Bende kendimi keşfetmeye devam ediyorum. En sevmediğim özelliğim ise; duygusal olmam… Her konuda mantığım yerine duygularımla hareket ediyorum.

Takipçi sayısı yüksek biri olarak sosyal sorumluluk projesi başlatmayı düşünür müsün?

Daha önce birçok sosyal sorumluluk projesinde yer aldım ama kendi başlattığım bir proje hiç olmadı. Uzun zamandır aklımda olan bir fikir var yakın zamanda hayata geçirmeyi planlıyorum.

20xmlns3A2Fwww.w3.org2Fsvg'3D'0201%201'3E" data-src="https://bestylemagazine.com/wp-content/uploads/19_12_Bestyle_Cover_1477-1-copy.tif" alt="">

Bestyle Magazin
Editör / Yazar
Diğer Yazıları Gör

Melis Sezen x BeStyle On Air

Gizem Karaca x BeStyle On Air

Bültenimize kayıt olmak
ister misin?

Be Style haberlerini ve gündemini takip et.

Şimdi Kaydol