Nisan Kapak Yıldızı Öykü Karayel!

Kuzey Güney ile tanıdığımız bir isim Öykü. Cemre rolüyle herkesin odaklandığı bir isim olmuştu o dönem. Sonrasında art arda gelen projeleriyle yepyeni başarılara imza attı zaman içinde. Özellikle son dönemdeki dijital projesi olan Bir Başkadır’daki Meryem rolü ve şimdilerde televizyon başında herkesin yayın gününü beklediği Kaderimin Oyunu’ndaki Asiye karakteriyle fark yaratmayı başarıyor. Bu süreçte yapmış olduğu evlilik, annelik serüveni ve kariyer planlamasına dair her şeyi konuştuk.
RÖPORTAJ : TUĞÇE ORÇUNUS
FOTOĞRAF : EKİN ÖZBİÇER
STYLING : HAKAN ÖZTÜRK
MAKYAJ : SEVİNÇ GENÇDOĞAN
SAÇ : İBRAHİM JUNIOR
BACKSTAGE : HAKAN SÖZMEN
STYLING ASİSTANI : FIRAT GENÇDOĞAN
DİJİTAL İÇERİK DİREKTÖRÜ : TUĞÇE ORÇUNUS
DİJİTAL İÇERİK EDİTÖRLERİ : KEZBAN BELET, NAYMAN BATIMOR, YAREN AKTÜRK

Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunusun. İlk profesyonel deneyimin de Güzel Şeyler Bizim Tarafta adlı tiyatro oyunu. Senarist Ece Yörenç ve Yapımcı Kerem Çatay’ın ilgisini bu oyunda mı çekmiştin?
Konservatuvarın son sınıfındayken ‘Güzel Şeyler Bizim Tarafta’da oynamaya başladım. Oyunun ilk sezonu sırasında menajerim Şermin Ekinci’yle tanıştık. O da Ece Yörenç ve Kerem Çatay’ı çok uzun zamandır tanıdığı için bir sonraki sezon onları oyuna davet etti. Ve bu karşılaşma sonrası da ‘Kuzey Güney’ oldu.
Sonrasında da Kara Para Aşk, Muhteşem Yüzyıl Kösem, Kalp Atışı, Muhteşem İkili, Jet Sosyete’de konuk oyuncu derken liste uzuyor. Hepsi de dönemlerinin en iyilerinden neredeyse. Bu denli iyi projelerin sana kazandırdığı tecrübeleri merak ediyoruz.
Hep güzel işlerde deneyimli insanlarla çalışma fırsatım oldu. Kendi alanlarında deneyimli olan bu insanlardan her seferinde çok şey öğrendim. Konservatuvarda oyunculuğa dair birçok şey öğreniyoruz teoride ama asıl oyunculuk profesyonel hayata başladıktan sonra daha çok öğreniliyormuş, onu deneyimleyip gördüm. Sahnede ve kamera önünde deneyim kazanarak… Her birinin tekniğini birebirde uygularken öğreniyor ve özümsüyoruz. Özellikle kamera önü için oyunculuk dışında birçok faktör de işin içine giriyor; ışık, kadraj; bütün bunları da işin içine katıyorsun oynarken. O tür teknik taraflarını televizyon önü hayatına başlayınca geliştirdim ve öğrendim. O anlamda bu projelerin her biri benim için güzel bir okul olmuş oldu.
2020 yılında yayına giren Bir Başkadır Netflix projesinde ise bambaşka bir Öykü ile karşılaştık. Meryem karakteriyle harika bir oyunculuğa imza atmışsın gerçekten. Bir dijital platformda yer alma sürecinden bahseder misin?
Dijital platformlar özellikle son 5 yıldır aktif durumda; o dönemden beri bu platformlar daha özgün, daha yaratıcı, daha sansürsüz projelerin yapılmasına alan tanıdı. Ben de ‘Bir Başkadır’la bu alana dahil olmuş oldum. Berkun Oya’nın halihazırda bir bölüm bizimle çekip sonradan Netflix’le anlaştığı bir iş oldu. Ve iz de bırakan bir proje olması tabii beni çok mutlu etti.
Alışılmışın dışında bir rolle karşımıza çıktın. Meryem karakterini kabul ederken endişelerin var mıydı biraz? Pek kolay bir rol olmasa gerek.
Olmadı açıkçası. Çok güzel ve incelikli yazılmış bir karakterdi Meryem. Senaryo anlamında daha önce benzeriyle hiç karşılaşmadığım bir işti ‘Bir Başkadır’. Zaten Berkun’un o anlamda hayranı olan birisiyim. Dolayısıyla yazdığı birçok şeyde seve seve yer alırım. Meryem karakteri de iştahımı çok kabartan ve beni çok heyecanlandıran bir roldü.
Peki Tv dizilerine göre ne farkı var dijital dizilerin işleyiş süreçlerinin?
Bir kere en başında senaryo anlamında tamamlanmış bir şeyi çekiyorsunuz. Bütün karakterinizin yolculuğu, dönüşüm noktaları belli. Hazırlık süreciniz oluyor ve sonra çekiyorsunuz. Televizyon dünyasında ise bunlar tabii çok mümkün değil. Baştan beri elinizde belki 3 bölümlük senaryo oluyor ve bütün akış yayın sezonu boyunca belirleniyor. Haftalık reaksiyonlar ve gelen reytinglere göre Tv dizilerinin koşulları değişkenlik gösteriyor. Dijital platformda ise hazır olan, bitmiş bir senaryo çekiyorsunuz. Set ortamı ve çalışma koşullarını kolaylaştırıyor.

Şimdilerde de yepyeni bir heyecanın içindesin. Kaderimin Oyunu dizisinde Asiye Yılmaz karakterinle başroldesin. Biraz diziyi ve karakteri senden dinleyebilir miyiz?
Asiye iki çocuğu olan ve kendi ayakları üstünde duran bir kadınken talihsiz bir olay yaşanıyor ve bunun savaşını vermek üzereyken bir de hayatından çıkmış olan eski eşi devreye giriyor. Hepsi bir çatı altında yaşamaya başlıyor. Entrikalı bir konak hayatına dönüşüyor dizimiz. Ve bir anda tüm karakterler arasındaki çatışmalara tanık oluyoruz.
Nasıl gidiyor peki çekimler? Ne gibi sürprizler bekliyor izleyiciyi?
Çekimler keyifli gidiyor. Halihazırda çoğu dostum olan ve geçmişte çalışma fırsatı bulduğum arkadaşlarımla çalışıyorum. Bu da tabii her şeyi daha kolay kılıyor. Bununla birlikte Akın’la da (Akınözü) gayet güzel bir iletişim tutturduk.
Sanatçı bir adamla evli olmak nasıl bir his? Paylaşım noktasında ikinizin de sanatçı olması işleri biraz daha kolaylaştırıyor mu dersin?
Birbirimizin yaratım sürecindeki birtakım stresleri ve kaygıları anlayabiliyoruz. Bu konularda birbirimizi sakinleştirip destek olabiliyoruz. Bu tarafıyla çok güzel ama onun dışında şahsi olarak birbirimizin alanlarına müdahil olmuyoruz. Zaten ikimiz de farklı alanlardayız. Can gibi bir sanatçıyla birlikte olmak beni her anlamda çok fazla besliyor çünkü Can çok yönlü biri ve sanatın birçok dalıyla ilgili. O anlamda ondan çok şey öğrenip, çokça takdir ve gurur duygusu yaşamama sebep oluyor. Bu yönden çok güzel tabii.
Aynı zamanda reklam iş birliklerinde de beraber görebiliyoruz seni Can ile. Yakın zamanda var mı yeni iş birlikleri?
Bir reklam yaptık ilk kez birlikte; şu anda halihazırda bir şey yok ama arada yine böyle bir fırsat çıkarsa olabilir tabii, neden olmasın.
Tiyatro konusunda da başarılarını konuşturan bir isimsin. En son Selahattin Paşalı ile oynadığınız Martı oyununu hatırlıyorum. Devam ediyor mu veya edecek mi?
‘Martı’ oyunundan bir kesit canlandırdık aslında; Zorlu PSM’nin Youtube kanalına yapılan bir projeydi. Devam eden bir oyun projesi değil. Şimdiki halde yakın zamanda da bir tiyatro oyunu gündemimde yok.
Tüm bu başarılarının sayesinde kazandığın ödüller de çok gurur verici. Henüz 32 yaşındasın ve oldukça iyi bir sayıda ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödüllerinin’ sahibisin. Bu haklı gururun verdiği hissiyatı biraz açabilir misin bize?
Ödüle layık görülmek tabii ki çok güzel bir duygu ama daha çok ilgilendiğim şey yaptığım işlerdeki kendi yaşadığım bireysel tatmin. Çünkü o hissi yakalayınca, kendin sevince bir şekilde takdir görüyor diye düşünüyorum. Önemli olan da bu bence.
Sence sana gelecek bir rolün ilk olarak hangi özelliklere sahip olması gerekir?
Rolün özelliklerinden ziyade senaryonun çok iyi matematiğe sahip olması lazım ve karakterin senaryonun gerçekliğinde tutarlı bir zemine oturuyor olması gerekiyor.
İş anlamında kendine en odaklandığın dönem ne zamandı, hatırlıyor musun?
Son dönemlerde aslında daha çok kariyerime odaklanarak yaşadığımı fark ediyorum. Belki biraz yaş almakla da ilgilidir bu. Önceden çok önemsemiyordum, önüme iş gelince yapıyordum ve en iyisini yapmaya çalışıyordum. Ama hayatımdaki birinci önceliğim değildi kariyer. Ancak şimdi yaptığım işlere de, kendime de daha fazla değer vermeye başladım. Daha bu konuyla ilgili olgunca düşünmeye başladığım bir dönemde olduğumu söyleyebilirim.
Gelelim anneliğe, anlatmak güçtür biliyorum ama Roman hayatınıza girdikten sonra özellikle kadın olarak sendeki değişimleri merak ediyorum. Annelik her kadında farklı duygu durumlarının ortaya çıkmasını sağlıyor çünkü.
Annelik gerçekten enteresan bir duygu. Anlatılarak da karşı tarafta uyandırılan hisler de çok doğru hisler olmuyor. Gerçekten herkesin yaşadığı deneyim bu anlamda farklı. Ben çok korkarak ya da üzerine deli gibi kafa patlatıp düşünerek anne olmadım. Çünkü bunun çok da planlanarak ve üzerine düşünüp hayatına dair stratejiler belirleyerek olmayacağını düşünüyorum. Bu anlamda zor bir karar. Buna hiçbir zaman hazır hissetmeyebilir kendini. Ama bu sürece girdikten sonra o kadar kendi içinde bir sistemi var ki kendinizden de hiç beklemediğiniz taraflarınız, yönleriniz ortaya çıkıyor. İnsana kendine karşı inanılmaz güven duygusu getiren bir şey annelik. Çünkü anne olduktan sonra gerçekten insan yapamayacağı hiçbir şey yokmuş gibi hissediyor. Hem bir canlıya gerçekten dürüst bir şekilde verebileceğiniz en büyük değeri veriyorsunuz, belki bu kendinize de öyle yaklaşmanıza sebep oluyor. Çok tarif edilemeyecek, çok kişisel hislerle deneyimlenebilen bir duygu.
Son olarak ileriye dönük bir kariyer hedefin vardır mutlaka, bahseder misin biraz?
Önüme çıkan fırsatları değerlendirmeye devam edeceğim; spesifik bir kariyer hedefim var diyemem şu an için.
