Pieces by Styleboom for Peraluna

Türkiye’nin ilk moda bloggerı Styleboom ve Türkiye’nin önemli triko üreticilerinden Peraluna’nın sahibi Deniz Aksoy güzel bir iş birliğine imza attılar. Bu iki güzel, başarılı, yaratıcı ve çalışkan kadın “PIECES” koleksiyonunu hazırladılar. Styleboom’un kurucusu Burçin Akgün Ünaldı tarafından tasarlandı, Peraluna tecrübesi ve kalitesiyle üretildi. Özenle hazırlanan 10 parçalık sofistike özel triko koleksiyonunu ve modaya yeni bir soluk getiren bu harika iki girişimci kadını mercek altına aldık.
Burçin kendini biraz anlatır mısın, Türkiye’nin ilk moda bloggerı olmak nasıl bir duygu?
Burçin: Ben Burçin Akgün Ünaldı, sosyal medyada daha çok @styleboom olarak biliniyorum, hatta beni severek takip edenler bana genellikle Boom diye hitap eder. Ben aslında ODTÜ İstatistik lisansı ve sonrasında ODTÜ Ekonomi’de lisansüstü ve doktora eğitimi almış, yurt dışında da doktora sonrası eğitim almış bir akademisyendim. Önce kendi okulum ODTÜ’de, sonrasında İstanbul’da çeşitli üniversitelerde çok sevdiğim akademisyenliğe devam ederken, içimde hiç bitmeyen moda endüstrisi üzerine araştırmak, yazmak ve paylaşmak tutkusuyla 2008 yılında tamamen hobi amaçlı açtığım blogumla bugün bambaşka bir alanda, sosyal medyada içerik üreticisiyim. 2012’de sosyal medyanın gelebileceği noktayı ve potansiyeli hissettiğim için akademik pozisyonlarımı azaltıp bu tarafa daha da yoğunlaştım. 2013’te oğlumun doğumuyla akademik görevimi tamamen bıraktım, artık yalnızca kimi zaman destek olduğum ve danışmanlık yaptığım özel projeler alıyorum.
Türkiye’de moda, moda endüstrisi ve moda ekonomisi üzerine yazmaya başladığım o ilk yıllar şimdi bana ne kadar da cesurmuşum dedirtiyor. İlk olmak hem güzel hem çok zor. Ben blogu ilk yazmaya başladığımda facebook dışında bir sosyal medya mecrası yoktu, facebook da sosyal medya değildi henüz. Friendfeed gibi daha küçük kapalı sistemler vardı, Twitter henüz Türkiye’ye açılmamıştı, instagram ortada bile yoktu. Bir bakıma kendimiz yazıp kendimiz okuyor, facebookta paylaşıp kendi komünitemize ancak ulaşıyorduk, zira o dönem facebook çok daha tenha bir mecraydı. Ne sosyal medya kavramı tam oluşmuştu, ne markalarda bu bilinç vardı, ne de bugünkü gibi ajanslar. O sebeple bu dünyanın oluşumunda el yordamıyla, düşe kalka, kendi değerini yaratma ve etkini doğru anlatma çabasıyla, bol bol da cefa çekerek ilerledik biz ilk jenerasyon. Öyle toplantılara girdim ki blok değil blog diye düzeltmem dahi gerekti. Ama sonra ışık hızında bir gelişme ve ilerleme oldu, bu defa da avantajlarını gördüm, hani alaylı olmak vardır ya bi meslekte, hiçbir okul hiçbir kitap öğretmez öyle bir şey. İlklerden olmanın bir avantajı da – hep söylerim- bizler zaten halihazırda olan mesleklerimizin yanında var ettik sosyal medya kimliklerimizi, bu sebeple de iş etiğini, deadlineların önemini, verilen sözün akit olduğunu bilerek yaptık blog yazarlığını da. Bu durum hem takipçiler hem markalar hem de ajanslar tarafında güvenilirliğimizi katladı. Şu 15 yılın sonunda hala en güvenilir influencerlardan biri olarak anılmak paha biçilemez.
Blogger ve influencer arasındaki farklar nedir, sence neden bu kadar ilgi çekici oldu bu iş kolları?
Burçin Ünaldı: Dijitale uygun içerik üretmek, kitlelere etki etmek, ilham vermek, paylaşmak anlamında ikisi arasında çok fark göremiyorum. Teknik olarak ise blogger ya da blog yazarları aslında kalemi daha güçlü bir topluluk çünkü bloglar ilk başladığında görsellik bu kadar ön planda değildi. Blogların medyaya yer verme kapasitesi de bu kadar geniş değildi, o yüzden içeriğini aktarmak için bloggerın en büyük gücü yazı diliydi. Bir de tabii bloggerın mecrası yalnızca blogu idi, başlangıçta da bu blogspottan ibaretti. Zaten blog günce, günlük paylaşımdan geliyor. Influencer ise sosyal mecraların farklılaşması ve artmasıyla yeni bir kavram olarak ortaya çıktı, Twitterda 140 karakterle de etki yaratabilenler oldu, youtube’a çektiği makyaj videoları ya da vine’a koyduğu komedi içerikleriyle etki yaratabilenler de oldu. Tabii tamamen görselliğe dayalı instagram bu konudaki kırılma noktası benim nazarımda. Tek bir kare fotoğrafla ne giyeceğini, ne yiyeceğini, nereye seyahat edeceğini, nerede kalacağını belirleyen ve influencing/etki etmenin en hızlı, en pratik mecrasına dönüştü. Eklentiyle gelen story/hikaye ise instagramın 7/24 etkileyici bir güç olmasını sağladı. Bloglardaki gibi güçlü bir kaleme ihtiyaç yok belki ama her sosyal medya mecrası gibi orada da değerli içeriklere ihtiyaç var.
Bu kadar ilgi çekici olmasının sebebi bence samimi ve sahici olmasının yanında, herkesin kendi istediği, sevdiği, iyi hissettiği konularda ilham verebileceği özgür bir alan sağlaması.
Deniz Hanım sizin marka hikayeniz nasıl gelişti, Peraluna markası nasıl ortaya çıktı?
Deniz: Hikayemiz aslında 1975’te, ben daha okul çağına gelmeden başlıyor. Yolculuğumuz annemin evimizin bir odasına triko el makinası kurması ile başladı. Dokuduğu kazakları İstanbul’un çeşitli yerlerindeki butiklere satıyordu. Biz de dört kardeş olarak elimiz iş tutmaya uygun olur olmaz ona yardım etmeye başladık. Bu süreçte tabii ki babam da bu ekipte yerini aldı. Daha sonra evrilip, büyüyüp daha kurumsal olmamız ablam Şeyda’nın da vizyonuyla ve çabalarıyla 1990’lara doğru oldu.
Ağırlıklı olarak uluslararası markalara üretim yapıyorduk, halen de yapıyoruz. Daha sonra kurumsallaşma çabalarımız doğrultusunda anonim şirket olarak Stilist Örme adını aldık ve paralelinde kendi markamızı yaratma fikri doğdu. Ve işte bütün bu yolculuğun sonunda, 2010 yılında da Peraluna doğdu ve her geçen gün markamıza değer katmaya devam ediyoruz. Yaptığımız işi önemsiyor, ortaya koyduğumuz ürünlerle insanların hayatlarına dokunuyor, mutluluklarına katkı sağlıyoruz. Kullandığımız ipliklerin sağlığa zararlı maddeler içermemesi birinci önceliğimiz. Bunun için Oeko-Tex sertifikalı iplikler kullanıyoruz. Ayrıca üretimimizin önemli bir bölümünde organik iplikler kullanıyoruz ve bu oran günbegün artmakta. Bunun yanında sıklıkla değişen trendlerin peşine takılmak yerine hem çizgi hem de kalite olarak olabildiğince zamansız ürünler ortaya koymayı yeğliyoruz. Peraluna’yı uluslararası bir marka haline getirerek ülkemiz için de katma değer üretme çabalarımız devam ediyor. Bunun yanında ağırlıklı olarak kadın çalışan istihdam ederek ekonomik anlamda bağımsız bir kadın gücüne katkı sağlıyoruz. Ayrıca sosyal sorumluluk çabalarımız doğrultusunda bu alana kaynak ayırmaya ve dünyamızın daha yaşanır bir yer olmasına katkı sağlamaya devam ediyoruz. Kısacası, dünyamız, ülkemiz ve insanlar için üzerimize düşeni yapmaktan kaçınmıyoruz.
Triko sürdürülebilir bir ürün. Zamansız trikonun en büyük özellikleri nelerdir?
Deniz: Triko, yani örgü kumaş, yıllardır moda sektöründe önemli yeri olan bir malzemedir. İyi tasarlanan bir trikonun sürdürülebilir ve zamansız bir ürün olmasının birkaç nedeni bulunuyor. Öncelikle çeşitliliği vardır. Triko, çeşitli stiller, desenler ve renklerde ve sonsuz varyasyonda üretilebilir. Bu çeşitlilik, onun her türlü giysi kombinasyonunda yer alabilmesine ve farklı stillerle uyumlu olmasına olanak sağlar. Ayrıca esnek olması sayesinde sunduğu rahatlık, dolayısıyla farklı vücut tiplerine hitap edebilme özelliği vardır, dayanıklıdır. İyi tasarlanmış ve üretilmiş bir triko, doğru bakıldığında yıllarca kullanılabilir. Bu onu hem ekonomik hem de çevresel açıdan sürdürülebilir kılar. Triko, zamansızdır, modası asla geçmeyen bir üründür. İster kışın ister yazın, ister gündüz ister gece her zaman giyilebilir ve her türlü etkinliğe uyum sağlar. Triko, doğal liflerden yapılabilir (örneğin yün, pamuk, bambu) bu da onu çevre dostu bir seçenek haline getirir. Ayrıca, triko atıklarının geri dönüştürülmesi ve yeni ürünlerin üretilmesi de mümkündür, konforludur. Soğuk havalarda sunduğu sıcaklık ve nefes alabilme özelliği onu neredeyse rakipsiz kılar. Sonuç olarak, triko çok yönlü, dayanıklı ve sürdürülebilir bir malzeme olduğu için modada vazgeçilmez bir üründür. Böyle olduğu için de çizgisini kaybetmeden zamana uyumlanabilme gibi bir sihri vardır. Biz de bu sihri takip ediyoruz.
PIECES koleksiyonu için nasıl bir araya geldiniz, nasıl bir iş birliği içine girdiniz?
Burçin: Biz aslında Deniz Hanım’la çocuklara özel hazırlanmış bir seyahat programında tesadüfen tanıştık ama o seyahati seçmiş olma amacımız dahil aynı dili konuştuğumuzu hemen fark ettik. Bu tanışma sonrasında ise bir başka ortak tutkumuzun zamansız, sezonsuz, gelip geçici trendlere hapsedilmemiş bir moda anlayışı olduğunu fark ettik. PIECES adını bile koleksiyona bu anlayışla koyduk. PIECES’ın her parçasını zamansız ve sezonsuz, ömürlük, birbiriyle kombinlenebilir, stil yükselten, şık ve sofistike silüetler olarak tasarladım. Her bir parça da ismini kendi stiliyle ölümsüzleşmiş ikon kadınlardan aldı. #styleboomforperaluna koleksiyonunun tasarımı bana ait olsa da, Peraluna işçiliği ve özenle seçtiği iplikleri ile bu koleksiyonu esas amacına yani zamansızlığa taşıyor.
Pieces’da bu sezon bizi nasıl parçalar bekliyor, nasıl bir moda anlayışı ile harekete ettiniz?
Burçin: Biliyorsun benim içeriklerimde başı sürdürülebilir moda çekiyor, bu kavram popüler olmadan çok önceden beri ben takipçilerimle sürdürülebilir bir gardrop inşaa etmenin ipuçlarını paylaşıyor, kumaş çeşitleri, üretim süreçleri hakkında bilgi veriyor ve gezegene zararımızı en aza indirgemeyi önceliklendiren modaseverler olabilmeye rehberlik ediyorum. Bugün aslında en sürdürülebilir gardrop nedir diye sorduğumuzda kendi gardrobumuz diyebilmeliyiz, çünkü üretilmiş, döngüye girmiş ve satın alınmış bir kere. Ama bu gardrop 2-3 ayda trendlere yeniliyorsa, sizi giyecek hiçbir şeyim yok hissine sürüklüyorsa, birbirinden bağımsız ve bir araya gelemeyen parçalarla hep daha fazla yeni parçaya ihtiyaç duyuyorsa kesinlikle yanlış giden bir şeyler var. Benim paylaşımlarımda en gurur duyduğum şey “hepsi eski sezon” deyip link verememek, konsümerizm olmadan da stil sahibi hatta stil ikonu olunabileceğini göstermek. İşte #styleboomforperaluna koleksiyonunu tam da bu hedefle oluşturdum. Peraluna trikosunun kalitesiyle çok uzun yıllar ışıltısından, güzelliğinden bir şey kaybetmeyecek, tasarımları sebebiyle trendlere asla yenilmeyecek, günden geceye kolayca uyarlanabilecek kısacası size bir ömür eşlik edecek ve stilinizi yükseltecek bir koleksiyon hayal ettik ve gerçekleştirdik. Pieces’da triko blazer, pantolon, etek, body ve elbiseler gold aksamlar ve tasarım dili taşıyan detaylarla, az sayıda model ve kısıtlı renk alternatifi ile hepi topu 10 parça olarak hazırlandı ve bu sayıya rağmen inan her okazyona, her ortama, her bedene ve stile uygun bir kapsül oldu.
Ürünleriniz nerelerde satılıyor, devamı gelecek mi koleksiyonların?
Deniz: Ürünlerimiz öncelikle kendi web sitemiz olan peraluna.com‘da hem yurt içi hem de uluslararası satılmakta. Bunun yanında, Türkiye’de en çok talep gören tüm online pazar yerlerinde alıcılara sunuluyor. Uluslararası tarafta, ağırlıklı olarak giysi ve aksesuar satan, sürdürülebilirlik konusunda öncü kuruluşlardan biri olan WolfandBadger’da da varız. Londra merkezli bu kuruluş, etik değerlere ve sürdürülebilirliğe vurgu yapmakta ve daha çok bu talepte bulunan insanlara hitap etmekte. Bu kanal ile dünyanın birçok ülkesine Peraluna ürünlerimizi gönderiyoruz. Geçtiğimiz günlerde tarihimizde bir ilki gerçekleştirerek Çin’e de perakende ürün sattık. Bu bizi çok mutlu eden bir gelişme oldu. Bunun dışında Türkiye’de çeşitli yerel butiklerde ve bu yaz sezonunda Alaçatı, Karaköy ve Nişantaşı’nda yer alan konsept mağazalarda da yer alacağız. Bizi instagramda @peralunashop ismiyle takip edebilir sevgili okurlar.