Schiaparelli Spring 2023 Couture'de Çok Konuşulanlar

Ocak ayının son günlerinde gerçekleşen moda dünyası ve interneti sallayan Schiaparelli defilesini konuşacağız. İlk olarak bu defilenin konusu olan Inferno’nun hikayesine değinelim. Inferno, İtalyanca cehennem anlamına gelmekte olup ünlü şair Dante’nin Inferno şiirinden esinlenilmiştir. Şiirdeki kişinin bir yolculuğa çıktığını ve üç hayvanla karşılaştığını, bu hayvanların aslan, leopar ve kurt olduğu anlatılır. Bu şiirde aslan gururu, leopar şehveti, kurt açgözlülüğü temsil etmektedir. Dante cehennemin her katmanından inerken ne kadar az şey bildiğini fark eder. Yani aslında Roseberry de bizlere karşılaştığımız korkular üzerinden metafor yapmak istediğini kanıtlamayı tercih etmiş. Aynı zamanda Roseberry gerçeküstücülüğe dayandırıyor koleksiyonunu. Bu defilede oldukça yeni teknik denenmiş olup, gerçekçi bir taxidermy yaratılmış. Tamamı elle şekillendirilen cehennemin dokuz katmanı için üçer bakış oluşturulmuş durumda. Daniel Roseberry’nin tasarımcılığını üstlendiği Bahar/Yaz İnferno defilesi, birçok beğeni aldığı gibi eleştiriye de maruz kaldığı ortada. Gelin birlikte defileye göz atalım.
Oldukça gösterişli ve izleme seyri yüksek olan bir defile olduğu ortada! Çok fazla detay hakim olup, büyük emeklerle herkesi şaşırttığı da yadsınamayacak bir gerçek. Defileye Doja Cat ve Kylie Jenner ise damgasını vuran isimlerden oldu. Kylie, sağ tarafına büyük bir aslan kafası yerleştirilmiş siyah uzun büzgüleri olan bir elbise ile girdi salona. İnsanlar daha Kylie’nin kıyafetini sindirememişken, Doja Cat hazırlığı dört saat süren, üzerinde 30.000 swarovski taşın bulunduğu bir makyajla katıldı. Kırmızı korse altına dizlerine kadar boncuk detaylarıyla süslenmiş Schiaparelli imzalı etek ve uzun topuklu bir çizme detayı fazlasıyla dikkat çeken detaylardan oldu.
Defilenin geri kalanına bakacak olursak, başladığı an insanların büyük beğenisini topladığı gibi kafaların karışmasına da sebep olduğu ortada. Defilede bolca hayvan figürleri kullanılmış olup kurt, aslan, leopar ön planda kalmanın peşini bırakmadı. Bu kıyafetler ipek ve yünden köpükle şekillendirilmiş kafalar olup, her biri elle tek tek boyanmış ve büyük işçilik barındıran detaylarla kaplıydı. Naomi Campbell’ın giydiği açgözlülüğü temsil eden kurt kürkü de oldukça konuşulanlar arasındaydı. Defiledeki kadife elbiseler de ayrı bir özenle hazırlamıştı. Her biri elle boyanmış, kelebeğin ışıltısına benzetilen birçok değişen pigmentlerin varlığı gözler önüne serildi. Çoğu kıyafet ve aksesuarlardaki boncuk detaylandırması da bir diğer göze çarpan vurgulardan oldu. Daniel’in Karl’dan ilham alarak tasarladığı takım elbiseler de defileye damgasını vuranlar arasına yerleşti. Ayak parmağı baskılı ayakkabıların da geri geldiğini bu defile ile anlamış olduk. Markanın imzası sayılan yüzlerden oluşan bir çanta, yine yüze benzer küpeler ve anahtar detayı… Kim hangi düşüncededir bilinmez ama bu defilenin gerçek bir haute couture defilesi olduğunu söyleyebiliriz. Yazıyı da Daniel Roseberry’in sözleriyle bitirmek yakışık alır diye düşünmekteyiz; ‘Yangınlara bir yolculuk yapmadan cennete yükselemezsin.’




