Wyndham Hotels & Resorts Türkiye Bölge Direktörü Ayça Bilgin

Uzun yıllardır turizm sektöründe olup, her geçen gün başarılarına yenilerini ekleyen ve durmadan çalışmayı kendisine hedef alan bir isim ile beraberiz; Ayça Bilgin. Küçük yaşta başlayan çalışma hayatı, şimdilerde müthiş bir kariyer planlamasına dönüşmüş. Çocukken bile babasının eski yarı dijital hesap makinesi ile yöneticilik, müdürcülük oynayan, bulduğu her kağıda kararlar yazıp imza atan Ayça, bugün uluslararası pazarda güçlü bir yere sahip Wyndham Hotels & Resorts’un Türkiye Bölge Direktörü. Bu başarı hikayesinin altında tabii ki önce çok istemek, sonra çok çalışmak, başardıkça güçlenmek, güçlendikçe çok daha iyilerini başarmayı hedeflemek yatıyor. Tüm bu hikayenin ana kahramanıyla turizmi masaya yatırdık ve Wyndham’ın günümüzde sunduğu hizmetler üzerinde detaylı konuştuk. Sen yerinde durmamaya devam et Ayça Bilgin, senin gibi gücünü işinden alan kadınlara her zaman ihtiyacımız var!
Röportaj: Tuğçe Orçunus
1.Ayça Hanım öncelikle kaç yıldır turizm sektöründesiniz? Kariyer planlamanızda hep turizm var mıydı yoksa işin içerisine biraz şans mı girdi?
1999 yaz ayından beri sektördeyim. Yani 23 yıldır. Bence tesadüfi bir başlangıç değildi, çünkü bu tür tutkular insanın içerisine çok erken yaşta işleniyor. Benim içimdeki turizm aşkının doğuşu, çocukluk yıllarımda ailemle birlikte çıktığımız seyahatlerle başladı. Nereye gittiğinizin önemi olmaksızın evde bir yolculuğa çıkma telaşının olması, bavul hazırlama kısmı, yeni yerler keşfetme duygusu beni çok heyecanlandırırdı. Yolculuk bir saat bile sürecek olsa adeta bir gün öncesinden uykularımı kaçırırdı diyebilirim. Çok gözlemci biri olduğum için o seyahatlerde karşılaştıklarım, takip ettiğim tüm detaylar ve vardığımızda tanıştığımız yeni insanlar benim için hep çok özel deneyimlerdi. Bambaşka dilleri konuşan turistlere hizmet eden, iletişim kuran insanları gördükçe de çok etkilenirdim. Aradaki o kültür alışverişi benim için inanılmaz bir sahne olurdu. Dile olan yatkınlığım ve öncelikle İngilizcemi geliştirme tutkum da aslında bu vesileyle başlamış oldu. Sanıyorum o yıllarda başlayan bu tutku da beni orta ve lise hayatımda yabancı bir dilde eğitim almaya yönlendirdi. Bu sektör için önceliğin yabancı dil olduğunu keşfettiğim için de bu yöne daha fazla eğildim ve çok önem verdim. Yabancı dil eğitimim sayesinde de turizme daha kolay yönelmiş oldum. Turizmin hangi alanında uzmanlaşmak istediğime ise daha çok staj dönemimde karar vermeye başladım. Balıkesir Üniversitesi Turizm Otelcilik Fakültesi mezunuyum, o dört yıl boyunca mezun olmayı beklemeden her yaz çalıştım. Bence turizmcilerin ellerindeki en önemli avantajlardan biri de henüz üniversitede okurken bile çalışabilme fırsatı yakalıyor olmaları. Böylece mezun olduğunuzda da birçok adaya kıyasla birkaç adım önde oluyorsunuz erken yaşta, henüz prensipleriniz oluşmadan iş hayatını saf bir bakış açısı ile deneyimleyeme başlıyorsunuz. İlk iş deneyimim stajyer olarak resepsiyonist görevini yerine getirmekti. Şanslıydım, çünkü ön buro direkt olarak misafirlerle birebir iletişime geçebildiğim, otelciliği ana kapısından tanımaya başlayabildiğim, yabancı dilimi aktif değerlendirebildiğim bir alandı. Eğer ön bürodaysanız çekingen bir çalışan olamazsınız. İlk ve son izlenimsiniz, her gün her şeyi dikkatlice izleyip, gelişim kat etmelisiniz. Tam benlikti; sorun, çözüm, istek, talep… “Al sana mücadale!” demek gibi bir şeydi aslında. Bu görevim dönemimde bir üst kademedekileri izledikçe küçüklük hayalimi hayata geçirmeye tam olarak karar verdiğimi fark etmiştim aslında. Küçükken bebekleriyle oynayan bir çocuk olmak yerine, hep iş kadını olma hayali kuran, buna göre oyunlar yaratan bir çocuk olduğum için ilk defa karşımda gerçek rol modeller vardı. Bu bakış açım, kendime koyduğum hedef, gelişmeye, daha iyi olmaya hedefli bir çalışma hayatı, kalıplara sığmayan karakterimle de bütünleşince gerisi geldi belki de…
Her ne kadar otelcilik henüz üniversitenin ilk yıllarında staj dönemim ile birlikte kanıma girmiş olsa da, hayatımda idolüm olan birkaç bilge büyüğüm sayesinde aklıma kazınan birkaç tavsiye vardı. Hepsi; iyi bir yönetici olabilmek için “gelişim odaklı bir birey olmanın ve bu sektörün mutlaka diğer kanatlarını da tecrübe etmenin” beni birçok kişinin bir adım ötesine taşıyacağı konusunda hemfikirdi. Üniversite dönemi ile başlayan bundan sonraki tüm süreç bu tür fırsatları kovalamak ile geçti diyebilirim. Okulu bitirene kadarki süre zarfında temel pratiğimi iyice pekiştirebilmek için ön büro departmanımdaki görevlerime devam ettim ve eş zamanlı olarak hep ilgimi çeken satış ve pazarlama alanlarında da tecrübe kazanabilme fırsatı kovaladım ve yakaladım. İlk günden bugüne kadar ana odak noktam hep mevcudu pekiştirip, eş zamanlı olarak da yeni bir şeyler daha öğrenmek üzerineydi.
Okul bittikten ve otel kanadındaki bu iki önemli branşlarda deneyim kazandıktan sonra elimde turist rehberliği belgem de olduğu için sektöre biraz da, tabir yerindeyse, resepsiyon deskinin diğer tarafından bakmak istedim ve acente kanadını öğrenmeyi arzuladım. Bu tutkum da beni Diana Travel – Thomas Cook ailesiyle buluşturdu. Bu şirketteki 2,5 yılım boyunca yaz dönemlerimde rehberlik yaparak, kış dönemimde ise iş geliştirme kanadında operasyonlara dahil olarak çocukluğumdan beri tanımak istediğim “turist – misafir” kavramını, beklentisini daha net şekilde kavrayabilme fırsatını elde ettim. Sonrasında ise yeniden otelciliğe dönme arzum neticesinde yolculuğuma bu sefer global bir pazarda devam etmek istedim. Çünkü aklıma kazındığı gibi amacım hep farklı olmanın yollarını bulmaktı. Bu tümüyle otelciliğe ara verdiğim yıllarda gelişmiş olabilecek trendleri, yeniden, mümkün olan en hızlı şekilde yakalama arzum ile tetiklenen bir girişimdi. Amerika’nın Florida eyaletinde, çalıştığım dönemin sonlarına doğru Starwood ailesine katılan bir otelde çalışmaya başladım. Otelde eş zamanlı olarak tabi olduğum çapraz eğitimler, yöneticilik üzerine verilen workshoplar hiç kaçırmadığım fırsatlardı.
Ülkeme dönüşümün akabinde satış ve pazarlama alanında yönetici pozisyonu ile Anemon Otelleri ailesine katıldım. Burada geçen 7 yıl meraklı olmamın avantajlarını fazlasıyla yaşadığım, keşfetmeye doyamadığım bir başka verimli ve fırsatlarla dolu bir dönemdi benim için. Çünkü tıpkı bugün de olduğu gibi o gün de işin sırrı yine aynıydı: “Sürekli gelişim ve keşfetme odaklı olmak”. Bu bakış açım sayesinde henüz 26 yaşındayken otel genel müdürlüğü görevini üstlenmem beni elbette daha da tetikledi.
Sonrasında yeniden global otelciliğe dönme arzum nedeniyle Wyndham ailesi ile tanıştım. İlk 3 yıl boyunca önce franchise kanadındaki genel müdürlük görevim sırasında ekibimle birlikte üzerimize düşeni en iyi şekilde yaparak, örnek başarılara imza atmıştık. Ortak gayemiz hep markanın itibarına katkıda bulunmak, temsil görevini en iyi şekilde yerine getirmekti. Bu odaklanma ve ekibimin de katkısıyla 2016 yılında Wyndham merkez ekibine dahil oldum. Otel tarafında 18 yıllık operasyonel deneyimden sonra kurumsal tarafa geçmek aslında kendimi yeniden keşfetmek ve yeniden inşa etmek, yeni hedefler belirlemek için harika bir fırsattı. O zamanlar operasyonel başarımı kendi alanımda zaten kanıtladığım için yeni zorlukları daha üst pozisyonlarda ve kulvarlarda aramaya başlamıştım. Ve bu harika fırsat beni tam doğru zamanda buldu. Bu rolün en eğlenceli yanı, her yeni yolculukta size yeni insanlarla ve yeni kültürlerle tanışma şansı vermesi. Tanıştığım insanların farklı beklentileri beni her seferinde yeni bir bakış açısı oluşturmaya ve geliştirmeye teşvik ediyor. Bunun yanında tüm bu insanların başarı yolculuğuna katkıda bulunmak ve bu yolda onlara rehberlik etmek de çok özel ve gurur verici bir sorumluluk.

2.Hızla büyümeye devam eden bir grupta çalışmak sürekli sizi de zinde tutan bir durum olsa gerek. Yetişebiliyor musunuz bu hıza?
Yetişiyorum çünkü ben de bu hızla büyümeye çalışıyorum. Ben de koşuşturma içerisinde yaşamayı sevdiğim için aslında Wyndham’ın dinamiği ile benim kendi yaşamımdaki dinamiğim, heyecanım birbirine çok uyuyor. Wyndham’ın büyüme odaklı stratejileri, pazarı yakından takip etme tutkusu ve becerisi benim kişisel hedeflerim ile çok uyuşuyor. O yüzden ben bu durumu yoruculuktan ziyade fırsat olarak görüyorum. Bunu dengeliyorum, önceliklerimi iyi belirliyorum, ekibimi delege ediyorum zira işin hiçbir zaman bitmeyecegini iyi biliyorum, bunu kabul ediyorum. Bundan yakınmak yerine keyif almayı tercih ediyorum. Zira bir yandan da eğlenmeden yaşamayı seven biri hiç olmadım. Bir yandan da hayatımı yoğun ve mücadele içinde yaşamayı seven kadınlardanım galiba. Dünyaya değişimi tetiklemek ve üretmek için geldiğimizi, misyonumuzun her ne yapıyorsak bu olduğunu savunuyorum. O yüzden de belki hep bu yönde hedefleri, karakteri olan kıymetli şirketlerle ve insanlarla yolum kesişti.
3.Pandemiden bu yana özellikle üzerine ekstra düşülen müşterilerin sağlık ve güvenliği konusu Wyndham otellerinde hala titizlikle devam edebiliyor mu?
Kesinlikle devam ediyor. Pandeminin henüz başlarındayken, otellerimizdeki hijyen ve güvenlik uygulamalarını güçlendiren uzun vadeli girişimimiz Count on Us’ı (Bize Güvenin) hayata geçirdik. Bu girişimimiz, temizlik uygulamalarından personel davranışlarına kadar pek çok alanda protokolleri kapsıyor. Oteller temizliği her zaman ön planda tutar; pandemiyle birlikte bu detaylar misafirler açısından daha görünür hale geldi.
4.Türkiye’deki turist seyahatlerinin oranı gitgide artışta, bu kış sezonu için hedeflerinizde nasıl oranlar yer alıyor?
Türkiye, Wyndham’ın en büyük ve büyüme odaklı pazarlarından biri konumunda. Bugün itibarıyla Türkiye’de 100’e yakın otelimiz bulunuyor. Levent’deki ofisimizde de sadece Türkiye değil, çok daha geniş EMEA bölgesindeki otellerimize hizmet veren yaklaşık 25 kişiye yakın bir ekibimiz var ve İstanbul’daki bu ekibimiz büyümeye devam ediyor. Türkiye’deki otellerimiz şu anda 9 marka ile, 42 şehirde hizmet veriyor. Türkiye’deki portföyümüzde şehir otelleri ve resortlardan oluşan harika bir karışıma sahibiz. Sadece İstanbul’a baktığımızda dahi 30 otelimiz var. Üçüncü çeyrekteki doluluk oranımız yaklaşık %78.2. 2021 yılının üçüncü çeyreğine göre 21 puan artış anlamına gelen bir başarıdan bahsediyoruz. Aynı zamanda bu yıl, turizm sektörünün en başarılı olduğu 2019’un aynı periyoduna göre 7 puan artışımız var. Genel olarak önümüzdeki yılın, 2022’deki güçlü performansın da önüne geçeceğini düşünüyorum. Türkiye’ye yönelik artan dış talebin yanı sıra ülkede çok güçlü bir iç talep de var. 81 ilimiz, kayaktan deniz ve güneş tatillerine kadar her çeşit seyahat için büyük bir potansiyel barındırıyor. Bu sebeple 2023’ten çok, çok umutluyuz. Sadakat programımız Wyndham Rewards’un üyeleri arasında yakın zamanda bir anket düzenledik. Buradaki sonuçlar da gösteriyor ki, seyahate yönelik talep güçlü bir şekilde devam ediyor.
5.Peki önümüzdeki yaz sezonu için beklentiler hangi yönde?
Yukarıda söylediğim tüm detaylar aslında yaz sezonu için de geçerli. Bizler toplamda 7-8 resort, gerisi ise şehir oteli olan bir grup olduğumuz için birçok otelimiz yaz turizminden de faydalanıyor. Memleketine gidip, otellerin de tadını çıkaran birçok misafirimiz var. O yüzden seyahat konusunu bir bütün olarak ele almak her zaman çok önemli.
6.Sektördeki tüm yaşanan olumsuzluklara rağmen 100’e yakın oteliyle ayakta kalan ve artmaya devam eden Wyndham otelleri Türkiye’nin en büyük uluslararası otel zinciri olma konumunda. Bu başarıyı korumak ve çok daha ileri seviyeye taşımak için hangi yönlerde çalışmalar yapmaya özen gösteriyorsunuz? Öncelik verdiğiniz ve şirket politikasında olmazsa olmazlarınız nelerdir?
Wyndham olarak, otelde konaklayarak seyahat etmeyi herkes için mümkün kılma misyonu doğrultusunda hareket ediyoruz. Bu sayede, dünyanın franchise veren en büyük otel şirketi konumundayız. 24 farklı markamızla her segmentteki misafire ulaşabilecek ürünlerimiz var. Biz, franchise DNA’sına sahip bir firmayız. Bu yüzden iş birliği içerisinde olduğumuz otel yatırımcılarımızın lokal dinamiklerine fazlasıyla önem veriyoruz. Aslında her şeyi birlikte iyi bir takım çalışması sayesinde başarıyoruz. Standartlarımız global olarak belirleniyor, otellerimiz de bunları uygulayarak bizi desteklemiş ve markamızı aktif olarak temsil etmiş oluyorlar. Wyndham’ın operasyonel destek konusunda ulaşılabilir olması, partnerlerimiz tarafından çok takdir ediliyor. Bizim buradaki en büyük özelliğimiz; hızlı çözüm üretmemiz, ulaşılabilir olmamız ve karşılıklı fikirlere büyük önem vermemiz.
7.Yakın gelecekte hayata geçen ve geçecek olan otel açılışları nerede olacak?
Şu an açılış planımızda 15 otel var, 8’nin 2023 yılında açılması planlanıyor: Ramada Encore by Wyndham İstanbul Maltepe, Wyndham Tarsus, Ramada by Wyndham Bursa Karacabey, Ramada Plaza by Wyndham Batman, Ramada by Wyndham Çeşme ve Ramada Hotel & Suites by Wyndham Kütahya Simav. Bunlara ek 7 farklı projemiz daha var.
8.Yeni otel yatırımları yaparken bölgenin en çok hangi özellikleri etkili oluyor sizin için?
Franchise veren bir şirket olduğumuz için bizler Türkiye’de doğrudan otel yatırımı yapmıyoruz. Bahsettiğim gibi, portföyümüzde resort ve şehir otellerinin çok güzel bir karışımına sahibiz. Otel sayısı bakımından Türkiye’deki en büyük otel şirketi ve dünyanın franchise veren en büyük otel şirketi olarak, doğru markayı doğru pazar ile buluşturmaya odaklanıyoruz. Yatırımcı eğer o pazar koşullarında uygun olmayan bir talep ile geliyorsa, daha uygun bir seçenek önerebiliyoruz. Hangi markanın hangi destinasyonla, hangi pazarla doğru uyumu sağlayacağı noktasında gerekli yönlendirmelerde bulunmak da başarımızın belirleyicisi oluyor. Türkiye’de bu sektörde gerçekten çok güçlü bir gelişim talebi var, mevcut oteli olup bunları markalaştırmak isteyenler olduğu gibi yeni otel yatırımları konusunda da istekler çok. Bizler de 2022 yılında bazı önemli lokasyonlarda açılışlar yaptık. Mesela Sultanahmet bölgesinde, Şişli’de, Samsun’da oteller açtık. Harika ekipler ile bu otellerimizde pazara hizmet vermeye başladık. Bunlar çok önemli noktalardı bizim için.
9.Gelelim son günlerde herkesin üzerine düştüğü ‘sürdürülebilirlik’ konusuna. Bu yöndeki çalışmalar turizm sektöründe verimliliği de artırıyor. Sürdürülebilir çalışmaların gelir yaratmada nasıl etkileri oluyor?
Bu konuda son derece aktif bir şekilde, çevreyi koruma odaklı çalışıyoruz. Wyndham Green adında, 5 kademeli bir sertifikasyon programımız bulunuyor. Otellerimize enerji ve su tasarrufundan karbon ayak izini azaltmaya kadar pek çok konuda rehberlik sağlayan bir program bu. Wyndham Green ile otellerimizin rekabet gücünü destekliyoruz ve bu duyarlılık sayesinde elbette marka sadakatine de katkıda bulunuyoruz. Misafirlerin yüksek bir çevre duyarlılığına sahip otellere daha fazla bütçe ayırmaya gönüllü olduğunu anket sonuçlarında da görebiliyoruz ve burada üzerimize düşen görevin hem bireysel hem de kurumsal açıdan farkındayız.
10.Çoğunlukla yurt dışı odaklı bir yöneticisiniz, Türkiye’deki işleyen akışı karşılaştırdığınızda hangi taraf daha zorlu geçiyor?
Globaldeki deneyimlerden faydalanan bir yöneticiyim elbette ve bunu çok önemsiyorum. Fakat diğer yandan Türkiye’deki konaklama sektörünün potansiyeli ve hizmet kalitesi yadsınamayacak bir konu. Global olduğunuzda bazı konuları önceden takip etmek, trendlere daha hızlı hakim olmak, geniş bir küresel perspektiften rehberlik etmek mümkün belki ama yerelde de faydalanabileceğiniz farklı dinamikler, beslenebileceğiniz gelenekselleşmiş, sağlamlaşmış müthiş bir yapı var. Servis kültürü anlayışımız, tarihimizden gelen misafirperverlik becerimiz, bu kültüre daha kısa sürede adapte olan insan kaynağı potansiyelinin olması ve turizm konusunda dünyadaki en deneyimli ülkelerden biri olmamız oldukça kıymetli ve avantajlı bir durum.
11.Türkiye’de turizm konusunda nasıl bir potansiyel görüyorsunuz? Ve buna bağlı olarak Wyndham Hotels grubunun büyüme planlarındaki artış doğru oranda mı ilerliyor? Yoksa çok daha hızlı bir büyüme mi söz konusu?
Türkiye Wyndham için çok önemli bir büyüme pazarı. 2022’de 11 otel açtık ve yeni fırsatları da sürekli takip ediyoruz. Yatırımcılar da yeni fırsatlar için bizi takip ediyor. Edirne’den Van’a kadar, ülke çapında farklı markalarımızla var olmaya odaklanıyoruz. Önümüzdeki seneye baktığımızda ise bir bölgemiz gastronomi alanında ön plana çıkarken, başka bir bölgemiz kayak turizmi ile öne çıkacak. Dolayısıyla Türkiye büyük bir potansiyele sahip bir ülke. Seyahat sektörünün, en iyi yıllarından birini pandemi krizinin hemen ardından yaşaması da aslında ülkenin bu konudaki gücünü gösteriyor. Seyahat etmek herkesin ihtiyacı ve turizm asla bitmeyecek. 2019’daki gücümüze şimdiden geri dönebildik. Bu harika bir gösterge ve umut.

12.Peki gençlerin seyahat tercihleri eskiye göre farklılaştı mı? Malum şimdiki gençlerimiz biraz daha yüksek beklenti içerisindeler.
Yeni nesil çevre konusunda çok duyarlı. Geçen yıl kızım evde neden halen bulunduğunu benim de bilmediğim, ama bir şekilde biriktirdiğim uçuş kartlarımı görünce beni mobil barkod sistemini kullanmadığım için adeta sağlam bir şekilde eleştirdi. Önce bir afalladım. Düşünün ki bu bilinçteki bir nesil yakin zamanda bizim hem calisanimiz hem de misafirimiz olacak. Gençlerin daha çok dijital dünyaya meraklı olmaları, sürdürülebilirlik gerçeğine bu kadar duyarlı olmaları, hızlı ve temassız iletişime önem vermeleri turizm sektöründe de zorunlu değişiklikleri tetiklemeye devam edecek. Bu sebeple bizler Wyndham mobil uygulamamıza sürekli yeni özellikler ekliyoruz. Gençler seyahat açısından bakınca daha çok keşfetme odaklılar, kişiselleştirilmiş deneyimlere açıklar. Herkesin bildiği ziyaret noktalarından daha çok yeni keşif olanaklarına odaklanıyorlar. Bu sebeple otellerin de, restoran menülerine varıncaya dek bu eğilime uyum sağlaması gerekiyor.
13.B-leisure, yani uzun konaklama seçeneklerinizde ne gibi fırsatlar tanımlıyorsunuz?
Evden çalışma fırsatlarının artmasıyla birlikte bu seçeneklere yönelik talepte büyük bir artış gördük. İş hayatıyla seyahatin birleştiği bu noktada, 1+1 yani mutfağı dahi olan odalar dikkat çekmeye başladı. Bu konseptteki oteller, bir aydan uzun bir süreyle rahatlıkla konaklama olanakları sağlıyor. Portföyümüzde, Türkiye’de de bulunan Wyndham Residences ve Ramada Residences by Wyndham tesislerimiz gibi markalı rezidanslar da yer alıyor. Yeni bir markamız olan ECHO Suites Extended Stay by Wyndham altındaki ilk otellerin 2023 yılında ABD’de açılmasını bekliyoruz. Henüz Türkiye’de bulunmayan bu markamız da uzun dönem konaklamaya yönelik bir konsepte sahip.
14.Gelelim Ayça Bilgin’in özel hayatına. Bir kızınız var ve böyle bir iş temposunda, sık seyahatlerde anneliğinizi de ön planda tutmanız gerekiyor. Bu yarıştan galip gelemediğiniz dönemler oluyor mu? Nasıl kalkıyorsunuz altından?
Bence mesele anneliği ön plana tutmaktansa kendini ön planda tutmak. Kendini ne kadar geliştiren ve mutlu kılan bir bireysen, aslında çocuğunu da o yönde mutlu kılan bir anne oluyorsun. Karşısında iyi bir rol model gördüğünde o da aslında bu durumdan etkileniyor. Ben seyahatlerimi Salı sabahları evden çıkıp, Perşembe akşam dönecek şekilde planlamaya çalışıyorum. Üç gün ama aslında iki gece ayrı olacak şekilde. Bu aslında bir noktada klişe gelecek belki ama her ilişkide olduğu gibi çocuğunuzla ilişkinizi daha kaliteli ve ozel kiliyor. Bu, aynı zamanda geri kalan kısımlarda daha kaliteli vakit geçirmenize de yardımcı oluyor. Kızım da artık 13 yaşında, benimle de sürekli dip dibe vakit geçirmeye hevesli olduğunu pek de sanmıyorum aslında. Kendi arkadaşları var, sosyal hayatı gittikçe ön plana çıkıyor ki bu da çok normal ve harika bir şey. Ben uzaktayken de okuluyla ilgilenip, telekonferans sayesinde ödevlerine yardım bile edebiliyorum. Her daim görüntülü konuşabiliyoruz. Döndüğümde de birbirimize yaşadığımız deneyimleri anlatıyoruz. Bence yaptığım iş karşıdan bakınca da zevkli bir iş, o da benim bu renkli işi yapıyor olmamdan dolayı mutlu. Kendisiyle meşgul olması da çok önemli benim için, uzun yıllar ritmik jimnastik antrenmanlarından dolayı eve geç gelen bir çocuk oldu mesela. Hala da yoğun eğitim hayatına rağmen farklı aktivelerle ilgileniyor. Bence anne baba olarak ilginizi ona kaç saat gösterdiğinizden ziyade ne kadar yoğunlukta ve hangi kalitede gösterdiğiniz önemli.
15.Peki kendi özel seyahatlerinizde hangi noktalarda konaklamayı tercih ediyorsunuz? Mesela bir müşteri olarak yurt içi veya yurt dışı otel tercihlerinizde öncelikleriniz neler oluyor?
Dünyanın franchise veren en büyük otel şirketinin bir parçası olunca her nereye seyahat edersem edeyim, Wyndham’ın bir markasında konaklama seçeneği de mutlaka yanımda oluyor. Öncelikli olarak elbette kendi otellerimizi değerlendiriyorum. Hem avantajlı fiyatları var, hem yurt dışı otellerimizi deneyimlemek hoşuma gidiyor çünkü buralarda sunulan, yerelleştirilmiş hizmetleri görme şansım oluyor. Böylelikle bazı fikirler ile dönüyorum buraya. Beş yıldızlı ve lüks otellerden çoğunlukla uzak durmaya özen gösteriyorum. Temizlik ve hizmet sıcaklığı iki önemli önceliğimdir. Glamping turizm anlayışını da çok seviyorum. Bunun yanında alternatif butik otelleri deneyimlemeye özen gösteriyorum, çünkü bazen personel üzerinde gördüğüm bir üniforma, masadaki sunum bile benim ilhamım olabiliyor.
Sektör sadece global markalardan oluşmuyor ve lokalde de kendini kanıtlamış müthiş örnek işletmeler var. Hepsi deneyimlemeye değer birer kıymet bu ülke için.
16.Son olarak konaklamada yeni teknolojiler ve dijital dönüşüm devreye girdi, bunu biraz açabilir misiniz?
Turizm sektöründe teknoloji aslında hep çok önemliydi ama pandemi itibariyle temassızlık konusu daha da ön plana çıktı. Karar alma süreçleri de hızlandı. Özellikle misafirler rezervasyonlarını artık daha hızlı yapmak istiyorlar ve bunun için altyapıyı geliştirmek önemli bir hal aldı. Artık yaşamın koşuşturması içerisinde yavaş ilerlemek insanları rahatsız ediyor, haliyle uygulama üzerinden birkaç başlıkta işlemleri yapıyor olmak çok çok önemli. Belki bir misafir aynı anda üç farklı otele talep yolluyor ve en hızlı dönüş aldığında konaklıyor olabilir. Bizim de yenilenen mobil uygulamamız, oyunlaştırılmış özellikler ve diğer özellikleriyle, kullanıcı deneyimini yeniden şekillendirerek ihtiyaçlarına eş zamanlı olarak cevap vermesiyle, bu noktada en iyi hizmeti sağlıyor. Yakın zamanda uygulamamıza eklediğimiz Road Trip Planner (Karayolu Seyahati Planlayıcı) özelliği, misafirlerin birden çok oteli kapsayan rotalar oluşturup, ihtiyaçlarına göre düzenleyip, bu rotadaki tüm konaklamalarının ödemesini tek seferde yapabilmesini sağlıyor. My App Passport (Uygulama Pasaportum) özelliği ise, misafirlerin etkileşimleri doğrultusunda uygulama içi hedefler yakalandığında bunları hatıra pulları ve animasyonlarla bir araya getirerek anlatıyor. Dijitalleşme ve teknoloji konularında bizler tüm trendleri takip eden bir şirketiz ve bu anlamda yatırımlar yapmaya devam edeceğiz.